22 | Darağacı

76 9 94
                                    

22. Bölüm

Büyük kahve fincanımdan kahvemi yudumlarken bulunduğum mekânın camına vuran yağmuru ve koşuşturan insanları, gelip geçen arabaları izliyordum. Dışarısı soğuktu ama bu mekân sıcaktı. Modern bir tasarıma sahipti. Lacivert ve beyaz renklerinden oluşuyordu. Masalar camdandı, sandalyeler ise beyaz yumuşak koltuklar şeklindeydi. Her sandalyede katlanmış lacivert şallar asılıydı ve hoş bir yazıyla kafenin ismi yazıyordu. Tavandaki ses sistemlerinden dinlendirici hoş bir müzik yayılıyordu.

Bu mekânda mayıştığımı hissediyordum.

Fincanımı tabağına bırakırken yüzüme düşen perçemimi kulağımın arkasına yerleştirdim. Masadaki telefonumu elime alarak ekranı açtım. Baha hâlâ gelmemişti ve paragraf dolusu küfür yazıp mesaj olarak atmamak için zor duruyordum. Kendisini assolist mi sanıyordu?

Instagram'dan bir bildirim.

Arafpakgor takip isteğini kabul etti.

En azından yaşıyormuş.

Instagram'a ve oradan da Araf'ın profiline girdim. Hiç fotoğrafı yoktu. Takip ettiklerine girdim. Beni takip etmemiş olması gözlerimi kısmama sebep oldu. Ama takılmadan ekranı kaydırdım. Tanıdığım tek kişi Seçil'di sanırım.

Bana neyse...

Derken profil resminin etrafında renkli bir çember belirdi. Story atmıştı. Hemen bakmamak için bir süre bekledim. O süre zarfında da hâlâ gelmemiş olan Baha'ya içimden iyi dileklerimi iletmekten de geri durmadım.

Storye girdim.

Masasına koyduğum kalemimin fotoğrafını çekmişti ve soru işareti koymuştu.

Bu storyi sadece ben mi görüyordum, yoksa onu takip eden herkes görüyor muydu?

Çantamdan onun kalemini çıkarıp masaya koydum ve fotoğrafını çekip mesaj kutusundan ona özel olarak fotoğraf attım. Ben de kalemin yanına soru işareti koymuştum.

İletildi.

Açıldı.

Yazıyor...

Kalbim çarpıyor...

Arafpakgor: ?

Ne? Türkçe'yi falan mı unutmuştu?

Nefeskaraslan: ?

Arafpakgor: ?

Nefeskaraslan: ?

Arafpakgor: ?

E ama yeter artık!

Nefeskaraslan: !

Arafpakgor: .

Nefeskaraslan: ...

Arafpakgor: .

Nokta, cümlenin sonu demekti. Bazen de hikâyenin sonunu getirirdi. Üç nokta ise öyle değildi. Üç noktadan sonra hikâyenin devamı gelirdi.

Ama nokta, sondu. Sonu temsil ediyordu.

Araf umarım anladığım şeyi söylemiyordu. Söylüyorsa da keyfi bilirdi; fakat sebebini bile sormadan, konuşmadan sonlandırıyorsa işte orada bir problem vardı.

Gamze ile bir ilgisi var mıydı acaba?

Ceren miydi yoksa?

Neydi ulan bu kızın adı?

YAĞMURUN NEFESİ : ESFEL & MEVT (II & III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin