26 | Tenlerin Tutkusu

98 8 143
                                    

Yağmurun Nefesi de dahil olmak üzere tüm kitaplarımın Spotify playlistine profilimdeki URL'den ulaşabilirsiniz ✨

Instagram: ayenurerol1
yagmurunefesi

"Canım yandığında canın yanıyorsa, neden kendini acıtıyorsun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Canım yandığında canın yanıyorsa, neden kendini acıtıyorsun?"

***

Sofia Karlberg - Crazy in Love

Açık Seçik Aşk Bandosu - Ölüm

Perdenin Ardındakiler - Beni Kendinden Kurtar

Nazan Öncel - Geceler Kara Tren

***

26. Bölüm

Topuk seslerim sessiz koridorda yankılanırken ben ise yavaş yavaş gürültünün merkezine ilerliyordum. Saat on biri on geçiyordu.

Salona girdiğim an dibimde biten bir esmer vardı. "Eda!? Nerelerdesin, çok endişelendik!" Soğuk ve ruhsuz bakışlarımı Açelya'nın koyu renk gözlerine çevirdim. "Geldim işte?"

"Sen olmadığın için sayı kaybettik. Pakgör'ler kazandı bu eli." Umurumda bile değildi. Hiçbir şey söylemeden gözümü dikip boş boş baktım. Ona karşı takındığım tavır nedeniyle bozulmuştu ama haksız olduğunu bildiği için bir şey dememişti. Herkes gibi o da yalandan ibaretti.

"Bu arada sana söylemem istendi. Bundan sonraki kurbanlar belirli kişiler olacak. O kişi öldürülecek ve önce davranıp öldüren kazanacak, belirli gün değil belirli kişi olacak artık yani. Yeni kişi kızıl saçlı bir adam. Furkan Duymaz. İzmir'de yaşıyor." Şu an bunları dinleyecek kafada değildim. Daha sonra Baha'dan öğrenirdim nasılsa.

Açelya'yı öylece bırakarak ilerlemeye başladım. Sonra durdum. Şöyle bir baktım etrafa.

Baha bahçedeydi, Yiğit ile konuşuyorlardı.

Amcam gelmişti ve Yaren karısıyla beraber dayımın yanındaydı, açıkçası ne konuştukları zerre umurumda değildi.

Beyaz Maske yoktu. Onun ismini bile anmak istemiyordum artık.

Lavabo ihtiyacım vardı. Geriye dönüp salondan çıktım ve geniş giriş holünden geçip lavaboların olduğu ufak koridora ilerledim. Mor ve beyaz renklerinin kullanıldığı şık tasarlanmış lavaboya girdim ve bir kabine girdim. Çıktığımda ellerimi yıkayıp otomattan bir kaç tane peçete çektim.

İçeriye birinin girdiğini hissettim. Tanımadığım bir kadın bana bir bakış atıp kabinlerden birisine girdi ve kapıyı kapattı. Ben de aynadaki görüntüme odaklandım. Gözaltlarım yorgunluktan şişmişti ve gözlerimin akında kırmızı iplikler oluşmuştu. Uyuşturucu bağımlısı gibi görünüyordum. İki gecedir uyumuyordum. Sadece gözlerimi dinlendirmiş ve hemen geri kalkmıştım. Vücudum güçsüzdü ama buna inat her şeye yetişmeye çalışıyordum.

YAĞMURUN NEFESİ : ESFEL & MEVT (II & III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin