Cem Adrian, Mark Eliyahu - Kül
20. Bölüm
"Belki çocukluğunda derin yara açmışımdır farkında olmadan, bilmiyorum. Ama madem yollarımız ayrılıyor... Özür dilerim, Eda. Belki senin için hiçbir anlam ifade etmez, ama yine de çok özür dilerim. Saçma sapan ergenlik yıllarımla senin çocukluğunu mahvettim. Özür dilerim, kardeşim."
Kafamda bir milyon şey vardı ve Furkan Arslan'ın aklımdan çıkmayan vedası da bunlardan biriydi.
Geriye doğru akıp gidiyormuş gibi görünen sıralı ağaçları izlerken dudaklarımı kemiriyordum. Eve geri dönüyordum.
Kaçmıştım.
Annemle yüzleşmek için doğru zaman değildi, doğru hissetmiyordum. Korkuyordum, utanıyordum, çekiniyordum. Bugün burada, bu soğuk toprağın altında yatmasının tek sorumlusu bendim. Benim varlığım onu yok etmişti.
Yumruk haline getirip çeneme yasladığım elimi indirip telefonumu çıkardım. Araf'la konuşmam gerekiyordu. Telefonlarımı açmadığını ve açmayacağını biliyordum. Dolaylı yoldan çabalamaya devam edecektim.
Amacı neydi? Beni annemin mezarına getirerek neyi ispatlamaya çalışıyordu?
Saat geç olduğu için Cemal'i aramak yerine mesaj attım. Beklemeye başladığımda çok geçmeden cevap geldi.
Cemal: Beyaz Maske'ye ulaşamazsınız efendim, üzgünüm.
Nefes: Ne demek ulaşamam? Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Görüşeceğim, Cemal.
Cemal: Üzgünüm, efendim. Tarafınızı seçtiğiniz gece bu hakkı kaybettiniz.
Cemal benimle böyle konuşmazdı.
Bu Cemal değildi.
Nefes: Araf?
Cevap gelmedi. Görüldü oldu ama yazmadı. Emin oldum, Araf'tı. Cemal'in telefonunun Araf'ta ne işi vardı?
Göğsümün duvarlarında bir sızı hissettim. Beni boşluğa iter gibi bir sızıydı. Ömrüme ilmek ilmek bağlanmış hecelerin ölçüsü yüreğime vurgundu.
Sadece bir kaç haftada böyle şeyler hissetmem ne kadar normaldi? Kuzenim olup olmaması umrumda değildi, kaldı ki kuzen ilişkisi enseste girmiyordu. Benim asıl meselem bu hislerdi. Saçmaydı, olmamalıydı. Bu hisler zamanla büyürse benim felaketim olabilirdi. Sonum olabilirdi.
Araf'a olan hassaslığım benim sonum olabilir miydi?
Nefes: Uçurum. Sonsuz bir uçurum düşün, Araf. Lapa lapa kar yağıyor, üstü bembeyaz ama dibi sonsuz siyah, sonsuz boşluk. Ben o sonsuzlukta savrulan kan damlası, sense üstümü örten beyaz kar tanesisin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURUN NEFESİ : ESFEL & MEVT (II & III)
Ficção GeralDEVAM KİTABIDIR!! İlk kitaba profilden ulaşabilirsiniz. ** Nefes'in yaptığı beklenmedik seçim karşısında herkes şoktadır. Özellikle de Araf Pakgör. Nefes'in bu hamlesi, hayat çizgilerini silmiş ve yeniden çizmişti. Herkesin hayatı değişmişti. Zıt ku...