*16 Kasım'ınız kutlu olsun 🎉
Tamam, şaka yapıyorum, kızmayınn 🥺
"Hayatımız kaydı, ne kutlusu" dediğinizi duyar gibiyim
Bu bölümü önceden yazmıştım, yayınlamak için özel tarihlerden birini bekliyordum. Meşhur 16 Kasım'ımızın nasibiymiş. Öyle olsun.
İyi okumalar 🥀🩸❄️
Paralel Evren / 2025 Aralık
Milena Karaslan.
Paralel evren diye bir şey var mıydı? Hayatımızda varlığından dahi bir haber olduğumuz ihtimaller gerçekleşseydi neler değişirdi? Dahası... Paralel evrende ben nasıl birisiydim?
Bu aralar sık sık kafama takılan bir soruydu.
Kalktığım gibi ilk işim hazırlanmaktı.
Boğazlı siyah kazak elbisenin altına topuklu ayakkabılarımı giyip doğal bir makyaj yaptım. Cildim ışıl ışıl görünüyordu ve uykumu aldığımdan olsa gerek gözlerim de parlıyordu. Koyu kestane saçlarımı şekillendirip birkaç tutamını taç şeklinde ördüm. Serbest bıraktığım kısmını tarayıp düzelttim.
Odamdan çıktığımda karşı kapı açıldı ve abimle karşı karşıya kaldık. "Sen hâlâ gitmedin mi?" Dedim burada olmasına şaşırarak. Nadiren geceyi bizde geçirirdi ve sabah da erkenden kalkıp giderdi.
Kızıl kahve saçlarını karıştırdı ve yüzünü buruşturdu. "Uyuyakalmışım. Sen nereye?"
"Baroya?" Dedim tuhaf bir şey sormuş gibi tepki vererek.
"Doğru..." Dedi. "Seni hiç işe giderken görmediğim için garip geldi."
"Karga bokunu yemeden kalkıp gidersen göremezsin, Baha Karaslan." Göz devirdi. "Annem kahvaltıya bekliyor. Çağırmamı istedi." Dedi.
"Tamam geldim." Dedim. Parfümümü sıkıp abimin yanından geçtim ve aşağı indim. Arkamdan da o geliyordu.
Şaşalı olmayan, sıradan bir villaya sahiptik. Sahile biraz uzaktı ama bahçesinde havuzu vardı. Tamamen aydınlık bir dekorasyona sahipti. Benim odam da beyaz ve krem tonlarından oluşuyordu. Eski odamı hatırladım, toz pembeydi. Çocukluğumdan kalma bir genç odasıydı. Mezun olduğum sene yenilemiştik. Hepsini ikinci el dükkanına satıp yenisini almıştık.
Mermer parlak merdivenleri inerken aşağıdan annemle babamın sesi geliyordu. Hole indiğimizde ilerledim, salonda değillerdi. Salonla bitişik olan hemen arkadaki yemek masasında oturuyorlardı.
"Fazla onlar bana." Dedi babam. Annemse umursamadı. "Az yiyorsun, Oğuz. Derdin ne? Ben yaşlanırken sen genç mi kalacaksın?" Burun kıvırdı. "Asla izin vermem." Sonra güldü ve babamın elini tuttu. "Beraber yaşlanacağız."
Abim kolunu omzuma atıp kendine çekmiş, benimle birlikte bu manzarayı izliyordu. Anneme ilk kez anne dediğinde Zeynep anneyle üç ay konuşmamışlar. Sonrasında barışmışlar. Zeynep anne şimdi hiç alınmıyordu. Üstelik ben de ona anne diyordum.
Ayrı evde tek yaşıyordu, mükemmel bir hayatı vardı. Sonuçta Açar'ların kızıydı. Açar ailesi, Karaslan ailesini üçe beşe katlayacak kadar büyük bir aileydi. Baha ve ben ara ara gidip onunla kalıyorduk. Eğlenceli bir kadındı. Başta benim annem de bana trip atmıştı ama bizim küslüğümüz çok sürmemişti. Babamsa bu durumdan en çok memnun olan kişiydi. Eski karısından olan oğlu ve şimdiki karısından olan kızı çok iyi anlaşıyorlardı. Kızı, üvey annesine anne diyor, oğlu üvey annesine anne diyordu. Ondan mutlusu olamazdı herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURUN NEFESİ : ESFEL & MEVT (II & III)
Fiksi UmumDEVAM KİTABIDIR!! İlk kitaba profilden ulaşabilirsiniz. ** Nefes'in yaptığı beklenmedik seçim karşısında herkes şoktadır. Özellikle de Araf Pakgör. Nefes'in bu hamlesi, hayat çizgilerini silmiş ve yeniden çizmişti. Herkesin hayatı değişmişti. Zıt ku...