23. Bölüm
Yerle göğün birleştiği yer ufuk çizgisiydi. Daima beyaz olurdu, geleceği temsil ederdi. Geleceğin aydın olacağını, umudunu kaybetmemeni. Maviyle kahverenginin arasındaki beyaz çizgi umuttu.
Fakat benim umudum zehir kahvesi gözlerde boğularak can vermişti.
Zindana benzetirdim onun gözlerini. Ama sadece zindan değildi. Zehirdi. Zehirliyordu, seni senden alıyor, hiç hâline getiriyordu. Ona aşık olmuş tüm insanlar bir gün hiç olmaya mahkumdu, çünkü bakışlarıyla günden güne zehirliyordu.
"Nefes." İrkildim ve sesin geldiği yöne baktım. Araf, kalçasını çalışma masama yaslamış, kollarını bağlamış beni izliyordu. "Araf? Sen... Nasıl girdin buraya?" Dedim tereddütle. Onu gördüğüme şaşırmıştım. Günlerdir benden kaçan adam, şimdi odama kadar girmişti. "Nefes'imi kesiyorsun." Dediğinde suratına bakakaldım. Dediğine anlam verememiştim. Bakışlarım elime düştüğünde sağ elimdeki hançeri görmemle adeta sıçradım. Sol elim ise kan revan içindeydi. Elimi kesmiştim ve farkında değildim. Ayrıca bu hançer nereden çıkmıştı? Daha önce hiç görmemiştim.
"Nefes'imi kesme, Desise. Lütfen." Dediğinde kalçasını masamdan ayırdı ve adım adım bana yaklaştı. Tıpkı onu gördüğüm ilk gün bıçağı elinden alışım gibi, o da şimdi elimden hançeri aldı ve yere bıraktı. Hançer parkeye düşerken tok bir ses bıraktı.
Sağ elini sol elime kenetledi. Parmaklarımızı birbirine geçirdi. Yaralı ve kanlı elim, onun elini de kan yapmıştı.
Elimi, bırakmadan, arkama doğru götürdü ve belimde sabitleyerek beni kendisine çekti. Elimin tersini ve onun parmaklarını çıplak belimde hissediyordum. Üzerimde şık, siyah bir büstiyer vardı.
Diğer eliyle çenemi kibarca kaldırdı. Yüzlerimiz arasındaki yakınlık kalbimi hızlandırıyordu. "Nefes... Nefes'im... Nefes'imi kesme, Desise." Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Birbirine değiyordu ama asla öpmüyordu. Birbirimizin gözlerine bakmaya devam ediyorduk. Yine nefesini tuttuğunu hissettim. Benimle olan her yakınlaşmasında nefesi kesiliyordu sanki. Boştaki sağ elim kalktı ve göğsünün soluna kondu, kalbine. "Nefesini tutma. Tutarsan kaldıramaz ciğerlerin." Dedim fısıltıyla.
Sol eli çenemden ayrıldı ve göğsündeki elime gitti. Elimin üstüne elini koydu. "Nefes'imi tutarsam ciğerim, tutmazsam da kalbim kaldıramaz." Dedi ve sağ elimle de parmaklarımızı kenetledi. Kalbimin çarpışını duymasını istemiyordum. Karşısında soyunup küvette kucağına otururken utanmayan ben, kalbimin atışını duysa utanacaktım. Ellerini ellerimden ayırmadan beni hızla itti ve sırtımı sertçe duvara yasladı. Sağ elimi de kollarımızı kaldırarak duvara yaslamıştı. Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde yüreğimdeki özlem hissi beni yakıp geçecek sandım. Yakıp yıkacak, kül edecek sandım. Benden geriye kalan tek şey gri duman ve siyah kül kalacak sandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURUN NEFESİ : ESFEL & MEVT (II & III)
General FictionDEVAM KİTABIDIR!! İlk kitaba profilden ulaşabilirsiniz. ** Nefes'in yaptığı beklenmedik seçim karşısında herkes şoktadır. Özellikle de Araf Pakgör. Nefes'in bu hamlesi, hayat çizgilerini silmiş ve yeniden çizmişti. Herkesin hayatı değişmişti. Zıt ku...