Burak adamı dövdükten sonra yanımıza geldi. Şu an mahallenin ortasında durmuş bizden hesap soruyorlardı.
Emre; kızlar niye siz kısa elbise giyiyorsunuz. İki dakika yalnız bırakıyoruz. Bütün hödükler size asılıyorlar.
Kerem: ayrıca niye o kadar makyaj yapıyorsunuz ben onu anlamış değilim. Siz bizimle görüşmeye geldiniz. E o zaman niye bu kadar süslenip insanları kendinize çekiyorsunuz.
Burak: bir daha sakın bu sokaktan geçmeyeceksiniz! Size bişey oldu diye aklımız çıktı!.
Ben: bizi niye bu kadar önemsiyorsunuz?
Emre: şey....ııııı
Kerem: eeee... şey
Burak: çünküü... siz diğer kızlardan daha güzelsin ve siz kendinizi korumayı bilmiyorsunuz. O yüzden.
Ben: bi dakika sizin yüzleriniz kanıyor.
Melisa: Emre dudağın patlamış senin.
Alya: hadi gelin eve gidiyoruz.
Yarım saat sonra bizim evimize gelmiştik. Biz 1 ay önce o eski evimizden taşınıp daha büyük bi eve taşınmıştık ve kızlarla aynı evde kalıyoruz. Çocuklaştı salon a oturttuk ve banyoya pansuman malzemesi almaya geldik.
Pansuman malzemelerini alıp salona geçtik.
Alya keremle, Melisa Emre ile bende Burak'la ilgileniyordum. Burağın yüzü çok kötüydü. kaşı yarılmış, dudağı patlamıştı ve sol yanağı morarmıştı.Ben: şimdi biraz canın acıya bilir. Dudağına pansuman yapıcam acırsa söyle.
Dedim ve Burak'ın dudağını temizlemeye başladım. Canının yandığını biliyordum. Bi anda acıyla ' ayyy ' dedi. Bende üflemeye başladım. Sanırım üflemem hoşuna gitmişti.
Burak: biraz daha yakından üflesene.
Ben: üflüyorum.
Burak: Ece ordan üflediğinde bi işe yaramıyor. Biraz daha yakın üfle.
Ben: ya Burak Nası daha yakın üfleyebilirim.?
Bi anda doğrulup kulağıma bişey fısıldadı.
Burak: üflemek yerine öpebilirsin, belki geçer.
Dedi sırıtarak bende o anın siniriyle sağ koluna vurdum.
Burak: ahhhh Ece napıyorsun kolumu acıttın.
Ben: ayy özür dilerim dur bir bakiyim.
Dedim ve ceketini yukarıya doğru kıvırdım. Ve gördüğüm şeye inanamadım. Kolunda kocaman bi bıçak yarası vardı ve bu yara az önce ki kavgada olmuştu.
Ben: Burak kolun kesilmiş, az önceki kavgada oldu sanırım. Bekle ben bandaj getireyim.
Dedim ve koşarak banyoya gittim. Geldiğimde orayı güzelce temizledim ve bandajla sardım.
Melisa ve alyada , Kerem ve Emre'ye pansuman yapmayı bitirmişlerdi. Şimdi saat 21: 09 du. Kahve içip oturmaya karar verdik. Ben mutfakta kahve yaparken Melisa misafir odasını hazırlıyordu. Alya da çocuklara pijama arıyordu. Kahveyi karıştırırken omzumda hissettiğim elle irkildim ve arkamı döndüm.Burak: korkma benim.
Ben: korkmadım sadece bi an panik oldum.
Burak: neden?
Ben: işte bi kaç saat önce yaşadığımız olay geldi aklıma.
Burak: biz buradayız size hiç birler olamaz. Ben kahvelerin nasıl olacağını söylemek için gelmiştim.ben sadece içiyorum, Kerem orta, emrede şekerli içiyor.
Ben: tamam ona göre yaparım.
Başını 'tamam' dercesine sallayıp içeri gitti. O sırada alya bana sesleniyordu.
Alya: eceee, bi tane sandalye getirirmişim ben bu dolaba yetişemiyorum.
Ben: pijamalar dolapta mı?
Alay: aynen abimin fazla kıyafetlerini buraya koymuştum.
Elimde sandalye ile mutfaktan çıkarken keremde salondan çıkıyordu.
Kerem: sen sandalyeyi bırak ben ona yardım ederim.
Dedi başımı salladım ve sandalyeyi yerine bıraktım. İçerden alya ve keremin sesi geliyordu.
Alya: bırak işte ben alırım.
Kerem: yaw sen az önce Ece'den sandalye istemedin mi? Şimdi nasıl kendin alıcaksın?
Şöyle işte hangi hurç un içinde kıyafetler.Alya: yemin ediyorum sinirsin! Tamam şu beyaz hurç un içinde indir hadi.
Kerem: emredersiniz!
Alya: çok meraklısın emir elmaya dedi.
Bende kahveleri hazırlayıp içeriye gittim. Bi film açmışlardı. Sonra Kerem elinde 3 eşofman ve 3 tişörtle salona geldi arkasından da alya gelip yanıma oturdu.
Emre: olm bi tişört çok tatlı üstünde Batman var ben bunu giycem bi tane eşofman versene.
Kerem: al.
Emre: giyip geliyim.
Dedi Emre ama çıktığı gibi salona a geri döndü.
Emre: şey kızlar ben bunları nerde giyeyim?
Melisa: gel sana banyoyu göstereyim.
Onlar salondan çıkarken bende Alya ya bir elbise gösteriyordum.
Ben: bence bu gayet şık hem çok abartılıda değil.
Alya: bence de bu çok güzel ama şimdi bi parti falan mı var?
Ben: yoo öyle içimden geldi almak istedim.
Alya: başka rengi var mı bana da göstersene.
Biz alyayla konuşurken Burak konuştu.
Burak: nasıl bişey bu elbise? Bizede gösterin.
Elbisenin fotoğrafını açıp telefonu onlara doğru tuttum.
Burak: iyi tamam bu çok uzun değilmiş.
Onu umursamadım ve elbiselere bakmaya devam ettim. Az sonra içeriye zıplayarak Emre girdi.
Emre: işte geldim. Nası olmuşum.
Üstünde kendisine bi kaç beden büyük gelen bi pijama takımı vardı. Hatta eşofman çok büyük olduğu için karnına kadar çekmiş. Şu an hepimiz ona gülüyorduk.
Kerem: her zaman ki gibi yine yakıyorsun.
Emre: saol bebeğim sende mükemmel görünüyorsun.
Burak: hadi yürü Kerem şu üstümüze değiştirelim.
Dediklerinde 3 birlikte misafir odasına gittiler. Sonra bizde kızlarla baş başa kaldık. Telefonlarımızla uğraşırken daltonlar gibi sırayla salona girdiler. Biz onları görünce gülme krizine girdik.
Burak: alya abin kaç beden giyiyor?
Alya: xxl
Burak: tamam abi çözdüm olayı. Alyanın abisi xxl giydiği için bunlar bize çuval gibi oldu bi an korktum formdan düştüm diye.
Kerem: şimdi anlaşıldı.
Emre: olm ben çok sevdim bol takılmayı bundan sonra böyle. Eşofman 1-0 önde.
Biz biraz daha oturduktan sonra uykumuz geldiği için çocuklara iyi gecele deyip odalarımıza çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚡️PSİKOPATLAR⚡️
AcciónŞuan yüzlerimiz çok yakındı. Arada sadece bi kaç santim vardı. Ama ben hiçbir şey umursamayıp sadece gözlerine bakıyordum. Yeşil gözlerine. Yeşilin en güzel,en canlı tonu. Rüya olabilir. Baktıkça bakasım geliyor. Resmen büyüleniyorum, beni kendimd...