Biz 2 saat daha Ege ve rüzgarla oturmuştuk. Şu röportaj meselesini konuşup yarın halletmeyi planlamıştık. Bugün çok yorucu geçtiği için ve saat şuan 2.48 di. Yani çok uykum gelmişti. Rüzgara ve Egeye iyi geceler dileyip odamıza çıkacakken tartışmaya başladılar.
Ege: eve gedeyim yarın gelicem zaten.
Rüzgar: kal işte boşuna benzin yakıyorsun. Evde bol odamı yok! Evin her kapısı bi odaya çıkıyor zaten!
Ben: siz yine neye tartışıyorsunuz?
Rüzgar: Ege gideyim diye tutturdu!
Ege: tamam rüzgar sen kazandın. Gitmiyorum bi yere.
Rüzgar: oleyyy.
Onları salonda bırakıp odamıza çıktım. Hemen pijamalarımı giyip eceyi uyandırmadan yatağa yattım. Biraz homurdansa da geri uyudu. Bende ona sarılarak uyumayı bekledim..
Sabah yanımda bişey kıpırdanıyordu. Sanki elimi ittirmeye çalışıyordu? Ne olabilirdi ki?
Gözlerimi açıp baktığımda çocuklar burdalardı. Hatta sanırım barlasın üstüne elimi atmışım ki oda minicik elleriyle kolumu itmeye çalışıyordu.
Aybars ise ecenin üstüne çıkmıştı. O uyuyordu. Ecede düşmesin diye onu tutuyordu.
Barlası yavaşça kendime çektim ve alnını öptüm. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Aynı benim ki gibi masmavi gözleri vardı. Ama barlasın gözleri koyu mavi, aybarsın gözleri daha açık maviydi.
Aynı rüzgarla ben gibi. Benimkiler koyu, rüzgarınkiler açık renkti.Ben barlasa bakarken aybars ta uyanmıştı. Ama ece uyuduğu için tam tutmuyordu ve düşecekti. Yatakta doğruldum ve aybarsı alıp barlasın yanına yatırdım.
Yanlarına da yastık yerleştirdim ki yuvarlanıp düşmesinler.
Bende kalkıp banyoya gittim. İşlerimi hallettikten sonra üstümü değiştirdim. Bi şort ve tişört giydim.
Aslında çocuklarla ilgilensem hiç fena olmazdı. Onları kucaklayıp odalarına götürdüm.
Bezlerini değiştirdikten sonra üstlerinide değiştirdim. Ocak ayında olduğumuz için hala bi kaç kat giydiriyorduk çocukları. Hasta olurlarsa bitmiştik.
Saat 10 du ve hala daha kimse uyanmamıştı. Kahvaltıyı hazırlamadım çünkü bügün yani hizmetlimiz gelcekmiş yani babam öyle söyledi.
Çocukları kucaklayıp salona indim. Salon hem temiz görünüyordu hemde topluydu. Galiba hizmetli gelmişti. Daha sonra da mutfağa geçtiğimizde muhteşem bi sofra bizi karşıladı.
Tezgahta peynir doğrayan kadına baktığımda kısa boylu, yaklaşık 40 yaşlarında bi kadın vardı.
Ben: günaydın galiba yeni hizmetlimiz sizsiniz?
Biraz korkuttum galiba elindeki bıçağı telaşla tezgaha bıraktı ve gülümseyerek bana döndü.
Şerife: günaydın rüzgar bey. Ben yeni hizmetliniz şerife. Buyrun Efendim geçin sofraya.
Beni rüzgarla karıştırdı sanırım. Bana rüzgar demişti.
Ben: ben barkın, evli olan.
Şerife: pardon barkın bey, ben sizi rüzgar beyle karıştırdım.
Ben: önemli değil.
Kafasını onaylar şekilde salladı ve bişey isteyip istemediğimi sordu. Bişey istemediğimi söyleyince kalan kahvaltılıkları da masaya koymaya devam etti. Kucağımda çocuklarla masaya oturduğumda ece de elinde elinde pusetlerle geldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚡️PSİKOPATLAR⚡️
AcciónŞuan yüzlerimiz çok yakındı. Arada sadece bi kaç santim vardı. Ama ben hiçbir şey umursamayıp sadece gözlerine bakıyordum. Yeşil gözlerine. Yeşilin en güzel,en canlı tonu. Rüya olabilir. Baktıkça bakasım geliyor. Resmen büyüleniyorum, beni kendimd...