Cevap

941 30 5
                                    

"B-ben özür dilerim. Sana asla evet diyemem."

"Özür dilemene gerek yok ama tek isteğim... Yüzüğü takmama izin verir misin?"

Tereddütle kafamı salladım.

Titreyen ellerimi tuttu. Yüzüğü taktı.

"Neden titriyorsun?"

"Üşüdüm biraz."

Titrememin sebebinin bu olmadığını ikimiz de biliyorduk.

Üzerindeki kadife ceketi çıkardı, çıplak omuzlarıma bıraktı.

"İçeri geçelim istersen."

"Hayır, kalmak istiyorum."

Başını salladıktan sonra denize döndü.

İç çektim, karanlıkta simsiyah gözüken denize baktım. Sonra da elime, elimdeki yüzüğe.

Hayır diyerek ona veda mı etmiştim? Yoksa kendimi kandırmak için söylediğim önemsiz bir sözcük müydü?

Berkan'a baktım. O da bana bakıyordu. Gözleri dolmuştu.

"Beni sevmek zorunda değilsin. Hiç kimse, kimseyi sevmek zorunda değil."

Konuşmak için ağzımı açmıştım ki Berkan konuşmaya başladı.

"Hiçbir şey söyleme. Ne söyleyeceğini biliyorum."

Belki ona, onu sevdiğimi söyleyecektim, onu affettiğimi ona aşık olduğumu söyleyecektim. Belki de onu asla affetmeyeceğimi, ondan nefret ettiğimi söylecektim. Cevabımdan neden bu kadar emindi? Ne cevap vereceğimden ben bile emin değildim.

Konuşursam pişman olacağım şeyler söylemekten korktum, sustum.

Bir süre ikimiz de çaresizce denizi seyrettik.

Sessizliği bozan bir adam oldu.

"Berkan Bey, size telefon var."

Bu sesle Berkan yine eski haline dönmüştü. Bana sert bir bakış attıktan sonra uzaklaştı.

Başımı tekrar denize doğru çevirdim. Neden böyle olmak zorundaydı? Neden o hayatıma girmişti? Neden bunca yıl sonra şimdi? Tam da hayatımı yoluna koymuşken. Tam da istediğim hayatı yaşarken. Bunların hepsini o sağlamıştı. Arda. Bense ona ihanet ediyordum. Berkan'ı kim bilir kaç kez öpmüştüm? Kendi isteğimle.

"Deren?"

Sesi uzaktan geliyordu. Arkamı dönmeden cevap verdim.

"Efendim?"

"Seni seviyorum."

Bir süre duraksadım. Gözlerimi denizden ayırmıyordum, ayıramıyordum.

"Ben seni asla sevmeyeceğim."

Yalandı bu. Kendime söylediğim bir yalan. Bunu düşünmemle içimde kendime olan öfke büyümüştü. Neden böyleydi, neden onu seviyordum? Neden bana yaptıklarını görmezden geliyordum? Bana yaptıkları görmezden gelinecek şeyler değil, aksine affedilemeyecek şeylerdi. Kalbim neden onun için çarpıyor, neden?

Bir süre bekledim.

Cevap gelmeyince merakla arkamı döndüm.

Kimse yoktu.

Gördüğüm tek şey rüzgardan uçuşan gül yapraklarıydı.

Denize veda edercesine bir bakış attım. Terastan içeri geçtim.

Berkan ortalıkta yoktu.

"Merhaba, Berkan nerede?" dedim bana endişeyle bakan garsona.

"Berkan Bey çıktılar efendim. Sizin eve bırakılmanızı istedi."

TATLIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin