Zindan 7

2.7K 44 3
                                    

"Özledim onu sen de anla beni."
"Tamam da içmek fayda ediyor mu?"
"Haklısın."
"Bak bana. Tolga hiç haber vermeden gitti. Hiç üzülüyor muyum?"
"Yapma Selin. Güçlü görünmeye çalıştığını biliyorum."
Selin artık dayanamadı. Gözyaşlarını bıraktı.
"Bulucam o şerefsizi. Eğer Deren'in saçının teline zarar gelirse..."
"Senden önce ben öldürürüm."
"Sence şuan neredelerdir?"
"Deren'i tanıyorsam kesinlikle güzel bir otelde kalıyorlardır."
Selin ne dediğinin farkına kelimeler ağzından çıktıktan sonra varmıştı.
"Yani şey, özür dilerim."
"Sorun değil."
Arda sorun değil dese de Deren'in o adamla yalnız kalma düşüncesi Arda'yı çileden çıkarıyordu. Elindense hiçbir şey gelmiyordu.
"Selin, ben dayanamıyorum. Bizim Deren'i bulmamız lazım."
"Nasıl?"
"Emre'nin babası kim biliyorsun. Adamları bir şekilde bulurlar."
"Peki ya bulunmak istemiyorlarsa?"
"Sikimde değil."

***

"Ne?!!" gözlerim dolmuştu. Bu olabilir miydi?
"Evet, üzgünüm."
"Neden, ne oldu??"
"Boşver tatlım."
"Ne oldu dedim."
"Kalp krizi."
Ağlamak istiyordum. Selin'i üzmüş olsa da iyi bir insandı o. En önemlisi insandı ve şimdi uçup gitmişti.
Konuşamıyordum.
"Bir de o evden çıkmamızın bir nedeni vardı. Biri seni..."
"Biri beni ne?"
"Biri seni arıyor."
"Ne, kim? Arda?!"
Sözlerimi duyar duymaz yumruğunu sıkmaya başlamıştı. Oldukça sinirlenmişti.
"Bir daha onun adını ağzına almayacaksın!"
"O benim sevgilim!"
Oturduğu yerden kalktı. Kolumdan tuttu, yukarı çıkardı.
"Bırak beni!"
"Senin sevgilin benim! Duydun mu beni?"
"Duyamadım, ne dedin?"
"Bak Deren, beni sinirlendirme. Biz evliyiz, hatırlatırım."
"A evet doğru. Zorla evlendirilmiştim, şimdi hatırladım."
"Bir daha o piçe sevgilim dersen."
"Dersem ne, ne olur? Beni zorla sevgilin mi yaparsın? A yapmıştın zaten. Ne kadar da aptalım."
Odadan çıktı. Kapıyı kapattı. Arkasından gidecektim ki kapı açılmıyordu.
Kapıya vurmaya başladım.
"Aç şunu! Kim beni arıyor? Söylesene! Beni burada bırakamazsın. Açsana! Sen delirmişsin!"
Uzun bağırışlar sonucu nefesim tükenmişti. Neydi bu şimdi?
Yatağa uzandım. Birkaç dakika sonra uykuya dalmıştım.
Kapının açılmasıyla sıçradım. Oda karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum.
"Berkan?"
Ses gelmeyince ayağa kalktım.
"Bir şey mi oldu?"
Yine ses yoktu. Fakat bana doğru bir adım atmıştı.
"Sen iyi misin?"
Tekrar ses gelmeyince yanına gitmeye karar vermiştim. Fakat ben daha bir adım atamadan o bir adım daha atmıştı. Bu sefer yüzünü görebilecek yakınlıktaydım. Bilmediğim bir yüzle karşı karşıyaydım.
"S-sen kimsin?"
"Merhaba Deren."
"Adımı nereden biliyorsun? Yaklaşma. Nasıl içeri girdin? Kapı kilitliydi."
Elindeki anahtarları gösterdi.
"Berkan nerede? Onun adamı mısın? Seni burada görürse çıldırır."
"Haberi var."
"Ne, neden buradasın o zaman?"
Işıkları yaktı. Yüzü biraz da olsa bana tanıdık gelmişti.
"Oturur musun?"
"Nedenmiş o? Sen kimsin, ne yapıyorsun burada?"
"Lütfen beni bir dinle. Otur şuraya."
"Peki."
"Bir şey söylemem gerek."
"Evet?"
"Sakin kalabilir misin?"
"O ne demek? Bir şey mi oldu? Berkan iyi mi?"
"Hayır hayır. Öyle bir şey değil."
"Ne o zaman?"
"Ben senin abinim."
Söylediği cümle kulaklarımda tekrar tekrar yankılanıyordu.
"Ben senin abinim. Ben senin abi..."
"Ne nasıl olur? Benim abim yıllar önce öldü!"
Kendimi yine tutamıyordum. Gözyaşlarım yine durmuyordu.
"Deren sakin ol. Özür dilerim. Fakat doğruyu söylüyorum. Yıllarca seni aradım."
"Sen benim abim falan değilsin!"
Ellerimden tuttu.
"Dokunma bana!"
Onca şey olmuştu. Şimdi de bu? Hayat bana bir tür oyun mu oynuyordu?
Odaya Berkan girdi. Onu gördüğüme bu kadar sevineceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Berkan! Bu adam abim olduğunu söylüyor. Bir şey söyle!"
"Konuştunuz demek."
"Ne? Bu adamı tanıyor musun?"
"Tabiki."
Abim olduğunu iddia eden kişiye döndüm.
"S-sen gerçekten benim abim misin?"
"Evet, yemin ederim. Yıllar sonra seni bulabildim. Sarılabilir miyim?"
"Ama sen ölmüştün!"
"Hayır ölmedim. Senin öyle düşünmeni istediler."
"Peki neden?"
"Bunları sonra konuşacağız, yeterince zamanımız var."
"Yıllarca ölü olduğunu sandım! Neden şimdi Cem, neden şimdi?"
"Özür dilerim. Daha erkenden yanında olamadığım için özür dilerim."

Sözleri beni abim olduğuna inandırmıştı. Onun abim olduğunu tüm kalbimle hissetmiştim. Ona sımsıkı sarıldım.

"O zaman sen, sen beni kurtarabilirsin!"
Berkan bana küçük bir bakış attı ve kaşlarını kaldırarak başını salladı.
Beni tehdit mi ediyordu?
"Neyden?"
Berkan araya girdi.
"Cem geç oldu. Yarın konuşursunuz."
"Peki. Size iyi geceler."

Berkan hızlıca kapıyı kapatıp Cem'i yolladı.
"Ne yapıyorsun? Yıllar sonra abimi buldum ve sen onu gönderdin?"
"Merak etme. Birkaç gün daha burada."
"Birbirinizi nereden tanıyorsunuz?"
"İş ortağıyız diyebiliriz."
"Beni kaçırdığını biliyor mu peki?"
"Bilmesine gerek de yok. Söylemeyeceksin."
"Yoksa?"
"Bilmek istediğine emin misin?"
"Beni öldürecek değilsin ya."
"Seni değil belki ama."
"Hayır! Sus tamam. Anladım."
"Aferin tatlım."

Üzerimi çıkarıp yatağa girdim. Uyumak, tüm bu olanları unutmak istiyordum. Öldüğünü sandığım kişi birden karşıma çıkıvermişti. Daha ne kadar dayanabilirdim?

TATLIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin