Zindan 3

3.6K 72 3
                                    

Arda doğruca bara gitmişti. Gözlerinden istemediği yaşlar akıyordu. Durmuyorlardı.
"Bir viski."
Çok sık içmezdi. Fakat bu gece içmeye kesinlikle ihtiyacı vardı. Çok geçmeden sarhoş olmuştu. Ona bir kızın yaklaştığını gördü. Onu Deren olarak hayal etti. Tam kendini ona bırakacaktı ki yabancı sesi duydu.
"Selam yakışıklı."
Deren'e ait olmayan bu sesi duyunca kızın gerçek yüzünü gördü. Deren'in aksine simsiyah saçları vardı.
"B-benim gitmem gerek."
Hızla bardan çıktı. Tökezliyordu. Yollarda dolaştı, dolaştı. Nerede olduğunu bilmiyordu.
"Selin, beni alır mısın? Çok içtim, iyi değilim."
"Nerdesin? İyi misin? Konum at hemen geliyorum."
Konumu attı. Telefonunu cebine koydu. Birkaç dakika sonra Selin'i gördü.
Arabaya bindi.
"İyi misin?"
"Ya ben anlamıyorum Selin, anlamıyorum." sesi zar zor duyuluyordu.
"Üzgünüm. Ben her şeyi biliyordum. Çok üzgünüm."
"Ne demek biliyordun?"
"Yani Bora'yla bir şeyler olduğunu. Ama seni böyle bırakabileceğini düşünemedim. Bana Bora'yı sevmediğini, sana aşık olduğunu söyledi. Hatta bana kızdı, Bora'nın ondan hoşlandığını söylediğimde. Yemin ederim."
"Ben Deren'in böyle bir şey yapabileceğine inanmıyorum Selin."
"Ben de. Fakat bıraktığı not, o kolye..."
"Seninle vedalaşmadı bile. Neden?"
"Bilmiyorum Arda, bilmiyorum. İlişkinizi bile böylece bırakabildiyse beni pek umursamamıştır bence."

Arda tatmin olmamıştı. Selin de zaten hala olayın etkisindeydi. Bora'yla kaçmak? Hem de çocuğu tanımıyordu bile. Her şey çok mantıksız geliyordu.
"Peki o ceket? Bora'nın mı?"
"Evet."
Arda başını eğdi.
"Orospu çocuğu." biraz duraksadıktan sonra devam etti.
"Deren'im yapmaz böyle bir şey. O çocuk ona bir şeyler yapmış olmalı. Evet evet. Öyle."
"Arda dur, sakin ol. Bora'nın öyle bir şey yapacağını sanmıyorum. Hem ceketini neden bıraksın?"
"Ya ben anlamıyorum. Bu çocukla tanışalı 2 ay bile olmadı. Çocuk bir anda ortaya çıktı. Ya okulda 1 kere bile görmedim ben o çocuğu. Ne zaman aşık oldu, ne zaman buluştular? Ne zaman benden kaçacak duruma geldi?!"
"Dönerler diye düşünüyorum. Yani Deren'in bir okulu var sonuçta. Toparlanınca döner."
"Buna sen inanıyor musun? Beni unutun demiş. Bizi öylece bırakacak mı yani? Herkesin hayran olduğu büyük aşk öylece bitecek mi? Tanımadığımız bir çocuk yüzünden."
"Haklısın. Fakat ne yapabiliriz ki?"
Arda'nın evine gelmişlerdi bile.
Arda duraksadı.
"Bizim Deren'i bulmamız lazım."

                                 ***

"Ne? Ne diyorsun sen?"
"Evleniyoruz diyorum."
"Çok komiksin."
Yüzüme ciddi bir şekilde baktı.
"Sen ciddisin."
"Öyleyim. Beraber olacağımızı garantilemem gerek."
"Sen çıldırdın mı? Gerçekten seninle evleneceğimi düşünüyor musun?"
"Üzgünüm ama evleneceksin."
"Beni zorla evlendiremezsin."
"Ya isteyerek ya zorla."
"Ya sen nasıl bir insan çıktın? Yaşını bile bilmiyorum. Soyadını, hiçbir şeyi. Seninle asla evlenmem."
"24 yaşındayım. Şimdi evlenebilir miyiz?"
"24 mü? Aramızda 4 yaş var. Hala üniversite mi okuyorsun?"
"Aslında, hayır."
"Ne demek hayır?"
"Bitirdim."
"O zaman benim okulumda ne işin vardı?"
Sustu. Her şey şimdi anlam kazanıyordu. O orada okumuyordu, beni takip ediyordu. Zaten tanışmamız bile garipti.
"Bir dakika. Sen gerçekten manyaksın! Beni takip mi ediyordun?!"
"Bunları konuşmanın sırası değil."
"Hayır tam da şuan sırası!"
"Hayır dedim."
"Anlat! Anlat, kiminle zorla evlendirileceğimi bileyim!"
"Lisede bir çocuk vardı, tanımazsın. Lise son sınıftı. Sen liseye yeni geçmiştin o zamanlar. Okulda çok popülerdi o çocuk. Kızlar peşinden koşardı. O kimseye yüz vermezdi. Neden mi? Çünkü Deren adında bir kıza aşık olmuştu. Özgüveni yüksekti. Fakat o kıza bir türlü yaklaşamıyordu. Kız onu görmüyordu. Sanki kız varken o, görünmezdi. Yıl sonu geldi. Çocuk onu bir daha göremeyeceğini düşünüyordu. Çocuk onu sevmekten yorulmuştu artık. Fakat vazgeçmedi. Bir yemin etti. "Bu kızla bir gün evleneceğim." dedi. Çocuğun adı ise Berkan'dı."
Ağzım açık kalmıştı.
"S-sen beni 6 yıldır seviyor musun? 6 koca yıl."
"Evet Deren, evet. Ve en acı vereni de ne biliyor musun? Sen o 6 yıl boyunca yüzüme bile bakmadın."
"Nasıl bakabilirdim? Seni tanımıyordum bile."
"Tanımıyor muydun? Doğru. Sen beni hiç görmedin ki. Ama ben hep senin yanındaydım. Hiç ayrılmadım yanından."
"Ben anlamıyorum. Benim Berkan diye bir tanıdığım yok."
"Sorun değil, sevgilim. Şuanda yanındayım, bu önemli."
İç çekti.
"Yatalım mı artık?"
Başımı evet anlamında salladım.
Odaya gittik. Üzerimi değiştirdim. Artık umrumda değildi, her şeyimi görmüştü.
Yine onunla yatmak zorundaydım. Bağlanmak istemiyordum. Karşı koymadım. Ondan olabildiğince uzağa yattım. Biraz sonra ise dibimdeydi. Kafamı çevirsem dudakları dudaklarıma değecekti. Nefesi enseme geliyordu. Kollarını belime sardı. Kulağıma fısıldadı.
"Yarın sonsuzluğumuzun ilk adımını atacağız, tatlım."

TATLIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin