Zindan 1

4.5K 84 13
                                    

"Selin? Deren yanında mı?"
"Hayır. Ne oldu ki?"
"Aramalarıma cevap vermiyor. Mesajlarımı görmüyor bile. Hiç böyle yapmazdı."
"Arda merak etme. Muhtemelen telefonu sessizdedir."
"Tamamdır. Eve gelirse mutlaka haber ver."
"Tamam canım."
Arda İzmir'deydi. Fakat bir an önce Ankara'ya dönmek istiyordu. Deren'i hem özlemişti hem de meraktan çıldırıyordu. Deren önemli bir şey olmadığı sürece telefonunu açmamazlık yapmazdı.
Cebinden bir fotoğraf çıkardı. Birlikte oldukları fotoğrafa baktı. Gözleri doldu.
Annesi ve babasının artık ona ihtiyaçları olmadığını düşündü.
Ailesiyle konuştuktan sonra yarın ilk uçakla Ankara'ya gidecekti.
Uykuya daldı. Fakat içinde onu yiyip bitiren bir his vardı. Sanki bir şeyler yanlıştı.
Sabah olduğunda ailesiyle vedalaşıp uçağa bindi. Yaklaşık 1 saat sonra Ankara'daydı.
Deren'i aradı.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaş-"
Telefonu hızla kapattı. Selin'i aradı.
"Haber aldın mı?"
Selin'in sesi kesik kesikti. Zar zor konuşuyordu.
"Arda... Hemen buraya gelmen lazım."
Bunu duyar duymaz telefonu kapattı. Taksiye atladı.
Eve geldiğinde Selin kapının önüne oturmuş, ağlıyordu.
"Ne ne oldu?!"
"İçeri gir."
Arda içeri girdi. Gözüne çarpan ilk şey bir erkek ceketi oldu.
Hemen Deren'in odasına çıktı.
Odada her yer dağılmış ve Deren'in kıyafetlerinin çoğu gitmişti.
Yatağın üstünde yırtılmış bir zarf ve onun Deren'e aldığı kolyeyi buldu. Zarfın içinde bir not vardı.

"Özür dilerim. Ben böyle olmasını istemedim. Fakat gitmek zorundaydım. Duygularıma engel olamıyorum. Senin yüzüne bile bakabilecek cesaretim yok. Aldattım seni. Aldattım Arda. Ben Bora'ya aşık oldum. Özür dilerim. Sana haksızlık ettim. Seninle karşılaşmamak için çekip gidiyorum. Sen bunu hak etmedin. Çok özür dilerim. Lütfen beni aramayın. Beni unutun. Bu en iyisi. Hepimiz için."

Arda okurken gözyaşlarına boğulmuştu. Gördüklerine inanamıyordu. Bir şeyler yanlıştı. Gerçekten Deren onu küçücük bir notla terk edebilir miydi? Deren'i çok iyi tanıyordu. Bu notu Deren'in yazdığına inanmakta güçlük çekiyordu. Fakat kolye onu fazlaca üzmüştü.
Evden hışımla çıktı. Selin'i duymadı bile.
Rüzgar gözyaşlarını kurutuyordu. Kendine engel olamıyordu. İlişkilerini öylece çöpe atabilir miydi? Nasıl fark edememişti? Ya bir şeyler yanlıştı ya da
Arda'nın gözü aşktan kör olmuştu. Kolyeyi cebinden çıkardı. Avucunda sıktı. Tam fırlatacaktı ki yapamadı. Yapamadı işte.

***

"Hayır lütfen! Özür dilerim. Öyle demek istememiştim."
Sözlerime aldırmıyor, Tolga beni tutarken o kıyafetlerimi çıkarıyordu. Siyah giysiler giydirdi. Metalik sesler duydum. Birkaç saniye sonra kelepçelenmiştim.
"Ne yaptığını sanıyorsun?!"
Direniyordum ama Tolga beni sıkıca tutuyordu.
"Şş tatlım. Böyle çok daha uslu oldun. Bunlar sana çok yakıştı."
Gülerek bana bakıyor, beni süzüyordu.
"Bana bakma, kes şunu!"
Yatağa bağlanmıştım, hareket edemiyordum.
Tolga çıktı. Odada sadece ben ve o kalmıştık.
"Çıkar şunları!"
"Bunu sen istedin."
"Ben gerçekten bunu yapacağını düşünmemiştim. Özür dilerim. Lütfen!"
"Yalvarmana bayılıyorum."
Tepeden bana bakıyordu. Rahatsız olmuştum.
Yanıma uzandı.
"İyi geceler, tatlım."
Yaklaştı. Yüzümü ne kadar çevirsem de beni öpmüştü. Tiksintiyle ona baktım. O uyumuştu bile. Ben de stresten yorgun düşmüştüm. Bu rahatsız edici şeye rağmen uykuya dalmıştım.

Sabah olduğunda her yerim ağrıyordu. Bir çift göz ise yüzümü inceliyordu. Birden onun gözlerini değil de Ardanınkileri gördüm sandım. Ama değildi.
"Günaydın tatlım."
"Lütfen. Yine beni burada bağlı bırakma. Yalvarırım."
"Yalvarman ne kadar hoşuma gitse de üzgünüm. Bunu yapamam."
"Yapabilirsin tabiki! Senden nefret ediyorum. Sonsuza dek beni burda tutamazsın."
"Evet. Tutabilirim. Sen benim küçük tutsağımsın sevgilim."

Kalktı. Üzerini giyinmeye başladı.
"Nereye gidiyorsun? Beni böyle bırakamazsın!"
"Tatlım tatlım tatlım. Kaçmaya çalıştın, ölmek istedin. Bunları yapmasaydın şuan istediğin gibi dolaşıyor olurdun. Hatta bağlasana dediğini de hatırlıyorum."
"Hayır hayır. Lütfen. Bir daha yapmam, lütfen!"
"Üzgünüm. Bak sen burada tutsak falan değilsin tamam mı? Benimle olmayı inkar ettiğin için yapıyorum bunları."

Sen burada tutsak falan değilsin, ha?

"Nasıl yemek yiyeceğim, tuvalete gideceğim?"
"Tolga halleder. Sen merak etme."
Odadan çıktı. Birkaç dakika sonra Tolga yanımdaydı.
"Aç mısın?"
"Hayır."
"Yemen gerekiyor."
"Bana umrundaymışım gibi davranma!"
"Bak, özür dilerim tamam mı? Bu benim işim. Ben bundan para alıyorum. Yapmak zorundayım."
"Selin'le neden birlikteydin o zaman?!"
"Sana yakın olmak içindi."
Yüzü üzgün bir hal almıştı.
"Bana ne demişti biliyor musun? Sana aşık olduğunu! Ama ne öğrendim, yaptığın her şey yalanmış!"
"Ben böyle olsun istemezdim."
"Kesin öyledir."
Bu sefer gerçekten tuvaletim gelmişti.
"Beni tuvalete götürür müsün?"
"Bu sefer ciddisin sanırım?"
"Evet."
İpleri çözdü. Kelepçeler hala duruyordu.
"Kelepçeler?"
"Sabırlı ol."
Onları da çıkardığında rahatlamıştım. Özgür hissetmiştim.
Tuvalete girdim. Yüzümü iyice yıkadım. Onun dudaklarından arınmak istercesine yıkadım.
"Tamam bitti."
Tekrar odaya götürüyordu beni.
"Tolga lütfen beni tekrar oraya götürme. Kaçmayacağımı biliyorsun."
"Benim elimde değil."
"Lütfen, sadece birazcık?"
"Olmaz."
"Lütfen." üzgün bir yüzle ona bakıyordum.
"Tamam ama yanımdan ayrılmayacaksın."
"Tamam."
Gülümsedim. Kaçmak istiyordum. Koskocaman ormanın içinde bir evde. Fakat biri beni bulmaya gelmediği sürece bu imkansızdı. Düşüncelerimle yüzümü buruşturdum. Arda'mı çok özlemiştim.
"Neyin var? İyi misin?"
"Ha? Evet evet iyiyim."
Bana kalın kıyafetler verdi. Bir odada giyindim.

Evin dışına çıktık. Büyük bir bahçesi vardı. Kaçarken dikkat etmemiştim.
Oldukça güzeldi.

Yerden bir kartopu alıp Tolga'ya fırlattım. Bir an olsun olanları unutmak istemiştim.
"Hey!" güldü.
O da bana büyük bir kartopu atmıştı.
Siyahlı adamlar ise bizi şaşkınlıkla izliyordu. Uzun zaman sonra mutluluk belirtisi görmüş olmalıydılar.
Yaklaşık 1 saat sonra yere oturdum. Yorulmuştum ve üşümüştüm. Yere oturmamla burada zorla tutulduğumu hatırlamış ve yine eski, mutsuz halime dönmüştüm.
Tolga da yanıma gelip oturmuştu.
"Eğlendik, değil mi?"
Başımı salladım. O sırada ayak sesleri duydum. Biri bize doğru geliyordu.
"Ne oluyor burada?!"

TATLIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin