Hatırla Deren, hatırla. O kim olabilir, kim olabilir. Düşün. Düşünsene! Duvara vuruyor, bir yandan da tekmeler savuruyordum.
Onu tanımadığımı söyledi. Onca yıl dedi. Geçmişini düşün, Deren! Aklıma kimse gelmiyordu. Ya o çok değişmişti ya da hafızam zayıftı.
Ayak sesleri duydum. Duyar duymaz kapının kolunu tuttum. Fakat güçsüzdüm. Kapının açılmasıyla yere düştüm."İyi misin?"
Elini uzattı. Tutmadım. Ayağa kalktım ve ondan uzaklaşmaya başladım.
"Gerçekten sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?"
Gözleri endişe doluydu.
"Veriyorsun zaten! Görmüyor musun? Bu delilik, sen delisin! Duydum dediklerini-"
Bana doğru bir adım attı. Eliyle ağzımı kapadı.
"Şş. Sessiz ol. Beni dinle. Ben asla sana zarar vermem. Duydun mu beni? Asla."
Elini ağzımdan çekmişti.
"O zaman beni buradan çıkar!"
"Bunu yapamayacağımı biliyorsun. Yakında alışacaksın. Hep birlikte olacağız. Merak etme."Gözlerimin içine bakıyordu, yüzümü ellerinin arasına almıştı. Yüzümü çevirdim.
Geri çekildim, arkamda duvar vardı."Dokunma bana! Sen manyaksın. Sen çıldırmışsın, nasıl böyle şeyler söylersin? Biz asla ve asla birlikte olmayacağız. Asla."
Titriyordum. Sözlerim ise onu kızdırmıştı. Kaşlarını çattı. Sonra tekrar eski haline döndü, gülümsedi.
"Ah benim tatlı sevgilim. Kızmak sana çok yakışıyor."
Yaklaştı. Çenemden tuttu. Karşı koyamadan beni öpmüştü. Yabancı gelmişti bu öpücük bana.
Bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. Gözlerimde korku dolu bakışlar vardı. Tekrar konuşmaya başladı. Bense duvara iyice yapışmıştım."Bu anı ne kadar çok bekledim biliyor musun? Dudaklarını tatmayı. O kıpkırmızı dudaklarını öpmeyi. Yumuşacık tenine dokunmayı. Saçlarını koklamayı."
Bunları anlatırken hayal görüyor gibiydi.
Daha fazla dayanamadım. Onu itmeye çalıştım. Fakat hareket etmiyordu. Yerle bir olmuştu sanki."Lütfen. Neden bana bunu yapıyorsun? Ben sana ne yaptım?"
Hayalden gerçekliğe döndü birden. Yine sinirlenmişti.
"Ne mi yaptın? Hiçbir şey yapmadın! Sorun da burada!"
Dişlerini sıkıyordu. Ben, ben çok korkuyordum. İç çekti.
"Sana her şeyimi verdim ben. Her şeyimi. Sen bana ne verdin? Lanet olası bir kalp kırıklığı. Boşluk. İçimde hep bir boşluk hissettim. İşte sen bana bunu verdin. Hayatım boyunca taşıyacağım bir ızdırap."Konuşamıyordum. Ne yapacağını kestiremiyordum. Beklemediğim bir hareket yaptı. Arkasını dönerek uzaklaştı. Rahatlamıştım. Dışarı çıktı.
Kapının kilitlenmesiyle korkuyla karışık bir endişe başladı. Beni öpmüştü. O manyak adam beni öpmüştü.
Hayatım boyunca birçok kişiyi sevmiştim, sevilmiştim. Bir yandan da kendime kızıyordum. Selin beni uyarmıştı. Umursamamıştım. Bana takıntılı olduğu, böyle manyakça davranacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.Kim olduğunu tekrar düşünmeye başladım. Bunları yapabilecek biri aklıma gelmiyordu. Beynim tam anlamıyla durmuştu.
Biraz düşündükten sonra aklıma bir fikir geldi. Bunu kaçmak için kullanacaktım. Pek parlak bir fikir olmasa da denemeye değerdi. Kapıyı tıklattım."Kimse var mı?"
Anında cevap geldi. Yine o erkek sesi. Nedense tanıdık geliyordu
"Şey, tuvaletim geldi de."
"Tamam."Tam gittiğini düşünmüştüm ki kapı açıldı. Kapıdan giren kişi kafasıyla dışarıyı işaret ediyordu. Benimse hareket edebilecek kabiliyetim kalmamıştı.
Bu tanıdık yüz, beni şoka uğratmıştı.***
Merhabaaa, nasılsınız? Kimse oy vermiyor kitaba çok üzülüyorum. O yüzden bir soru sorucam. Sizce devam etsin mi? Yazarsanız çok seviniriim. Bu arada fikirleriniz çok önemliii. Öpüldünüz.:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATLIM
Teen FictionBenim için bir zindanda, benimle takıntılı bir adamla. Onun kirli oyunlarından sağ çıkabilecek miyim? Yoksa bunu başkası mı sağlayacak? *** Şiddet, zorlama, cinsellik, argo içerebilir. Bunları bilerek ok...