Zindan 9

2.1K 39 6
                                    

"Bir şeyler bulabildin mi Emre?"
"Daha değil."
"Bak Emre, Deren'in benim için anlamını biliyorsun."
"Biliyorum. Onu bulacağız."

***

Tolga korkuyordu, hissedebiliyordum. Bir süre sonra korkusu bana geçmişti. Berkan belimi sımsıkı tutuyordu.

"Deren arabaya bin."
"Neden?"
"Bin dedim."

Sessizce Tolga'nın olduğu arabaya bindim. Berkan da Tolga'ya sürücü koltuğundan kalkmasını işaret ettikten sonra oraya kendi oturmuş,  Tolga da yan koltuğa oturmuştu.
Büyük bir sessizlik vardı. Bense hala şokun etkisindeydim. Tolga yaşıyordu.
Berkan neden yalan söylemişti?

"Şey, nereye gidiyoruz?"
Berkan hiçbir tepki vermeden araba sürüyordu.
"Tolga? İyi misin?"
Berkan bunu duyduktan sonra arabayı daha hızlı sürmeye başlamıştı. Tolga da Berkan da hiçbir şey söylemiyordu.
Bir süre sonra durmuştuk. Ormanın içindeydik, fakat açık bir alandı burası.

Berkan hızlıca kapımı açtı.
"İn."
Öyle bir şekilde söylüyordu ki bunu, korkmamak elimde değildi.
Tolga da arabadan indikten sonra yürümeye başladık. Daha doğrusu Berkan yürüyor, biz onu takip ediyorduk.
Tolga'nın omzuna dokunduğumda arkasını dönerek eliyle sus işareti yaptıktan sonra tekrar önüne döndü. Berkan'dan bu kadar mı korkuyordu? Ne yapmıştı da bu kadar korkuyordu?
Bir süre sonra ormanın içindeydik. Etrafımızdaki uzun ağaçlar içinde kaybolmuştuk.

Berkan söze başladı. Sesi gerçekten ürkütücüydü.
"Evet şimdi."
"Neler oluyor?"
"Sen karışma tatlım."
"Farkındaysan ben de buradayım."
Beni takmadan devam etti.
"Evet Tolga, seni dinliyorum?"
"Abi, sadece bir şey söylemeye gelmiştim."
"Ben sana Almanya'ya git, bir daha da gelme demedim mi?"
"Dedin abi."
"O zaman neden buradasın?!"
"Ailem burada. Bırakamam onları."
"Ha ailen. Peki ya Deren?"
"Deren için gelmedim abi."
"Öyle mi? Peki ne hakla Deren'le konuşuyordun?!"
Benim orada olduğumu unutmuş gibiydiler. Tolga neden benim için gelecekti? Ve neden Almanya'ya gidecekti? Bu sorularla araya girmeye karar vermiştim.
"Berkan? Ne oluyor, anlatacak mısın?"
"Deren, karışma dedim."
"Benim hakkımda konuşuluyor ve ben karışmıyorum?"
"Aynen öyle."
Tekrar Tolga'ya dönmüştü.
"Ya şimdi seni öldürürüm ya da buradan defolup gidersin."
Öldürmek mi?
"Abi. Yapma."

Saniyeler sonra Berkan'ın elinde bir silah vardı. Daha önce onun elinde hiç silah görmemiştim. Ne işi vardı silahla?

"Berkan! Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Deren, karışma. Lütfen."

Kafamı hayır anlamında salladıktan sonra ani bir hareketle Tolga'nın önüne geçmiştim.
Birinin saçma bir neden yüzünden ölmesine izin veremezdim. Berkan onu asla affetmeyeceğimi biliyordu. Neden böyle yapıyordu?

"Lütfen yapma."
"Deren çekil!"
"Hayır!"
"Onun için ölür müydün?"
"Evet, yaşamayı hak ediyor. Ne zaman öleceğine sen mi karar veriyorsun?"
"Sana olan yakınlığı hoşuma gitmiyor."
"Ne yakınlığı?"
"Kendisine sor."

Arkamı dönerek Tolga'ya baktım. Hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu.
Berkan giderek sinirleniyordu.

"O sadece bana yardım etti, ne var bunda?"
"Ben seni yıllarca uzaktan izledim. Sana dokunamadım. Ve şimdi bir adam gelip seninle "kartopu" oynuyor, seninle beraber gülüyor. Bana, gözlerimin içine bakarak bir kere bile gülmedin, Deren."
"Ben özür dilerim."
"Neden özür diliyorsun?"

Bunun cevabını ben de bilmiyordum. Birini beni 6 yıl boyunca sevmeye mahkum etmiş, diğerini ortada bırakmış, şimdi de başka birinin ölümüne mi sebep olacaktım? Bütün bunlar için mi özür diliyordum?

Berkan'a doğru birkaç adım attım.

"Onu öldürürsen kendimi asla affetmem."
"Dayanamıyorum Deren. Seni başka biriyle görmeye artık dayanamıyorum!"
"Ben seninle birlikteyim. Bak, bak! Senin yanındayım! Duydun mu beni?"

Yanına gidip ona sarıldım. Sakinleştirmeye çalışıyordum. Elindeki silahı bir türlü bırakmıyordu. Yavaşça bileğinden eline doğru gittim.

"Bunu alıyorum."
Sımsıkı tutuyordu. Bırakmıyordu.
"Deren arabaya bin."
"Ne? Hayır!"
"Bin diyorum!"
"Tolga bir şey söylesene! Almanya'ya gideceğini söyle!"

Hiç tepki vermiyordu. Sanki Berkan'ın onu öldürmesini bekliyordu.
Berkan'ın bileğini sıkıca tutmuştum.

"Ver şunu!"

Direniyordu. Kolunu bir sağa bir sola savuruyordu. Silahı elinden almak için kıvranıyordum.
Sudan çıkmış bir balık gibi çırpınırken silahın sesini duydum. Nefesim kesilmişti. Ölmüş müydüm? Yoksa vurulan ben değil, bir başkası mıydı?

TATLIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin