Bora'yla son derece saçma tartışmamızın üzerinden yaklaşık 1 ay geçti. Bora'nın yüzünü dahi görmedim. Arda'yla aramız düzelmişti.
"Hazırlansan iyi olacak. Arda'yı bekletmek istemezsin. Değil mi?"
"Haklısın. Uyuşukluğa hemen son vermeliyim."
"Ben her zaman haklıyım."
Ellerini çenesine götürdü ve sevimli olmaya çalıştı.
"Hı-hı."
Uzun kollu boğazlı elbisem üzerime tam oturmuştu. Dağınık saçlarıma çekidüzen verdim. Selin'e "hoşçakal" öpücüğü verdikten sonra dışarı çıktım.
Arda oradaydı. Arabasına yaslanmış, sabırsızca parmaklarında bir tempo tutturmuş beni bekliyordu. Beni görür görmez telaşlandı, ceketini düzeltti. Gözlerini tüm vücudumda hissedebiliyordum. Gülümsedim.
"Görünüşe göre ağaç olmama değdi."
Hiçbir şey söylemeden kendimi ona verdim. Parfümü, dudakları...
"Bu ne içindi?" dedi gülerek.
"Ne yani, sevgilimi öpmek için bir şey mi olması gerekiyor?"Tek kaşımı kaldırdım.
"Hayır tabii ki balım. Beni tüm gün boyunca öpebilirsin. Beni rahatsız etmez hani." Sırıttı.
"Şansını kaybettin canım bir dahaki sefere."
"Çok yazık."
Arabaya bindik. Yaklaşık 10 dakika sonra merakım beni ele verdi.
"Nereye gideceğimizi söylesen? Daha fazla dayanamayacağım."
"Sürpriz dedim ya. Söylersem ne olur sence?"
"Of tamam." Somurttum.
"Tüm yol boyunca somurtacak mısın?"
"Görünüşe bakılırsa evet." Güldüm.
"Sürprizimi görünce bakalım somurtacak mısın?"
1 saatlik bir yolculuğun sonunda gözlerim bağlıydı.
"Gözlerim bağlıyken sürprizi nasıl göreceğim?"
"Biraz sabır ama rica ediyorum sevgilim."
"Sürprizleri sevmediğimi biliyorsun."
Sonunda bir çift eli saçlarımda hissettim. Birkaç saniye sonra mutluluktan çıldırıyordum. Küçük bir kulübedeydik, içerisi mumlarla çevrili. Müzik çalıyor, beni adeta büyülüyordu. Dışarıda lapa lapa kar yağıyor, ortamın romantikliği bir büyü gibi herkesi sarıyordu. Gözlerim doldu. Bir yıldönümü ancak bu kadar güzel olabilirdi. Ardından boynumda onun dokunuşunu hissettim. Birkaç saniye sonra tenime soğuk bir şey değdi. Üzerinde ikimizin de isminin yazılı olduğu bir kolye. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Bunlar mutluluk gözyaşlarıydı. Ona sımsıkı sarıldım.
"Dur yavaş. İç organlarımı çıkaracaksın."
"Üzgünüm. Seni çok seviyorum. Çok teşekkür ederim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Harikasın. Bir insanın sahip olabileceği en iyi sevgilisin."
"Sus, beni de ağlatacaksın. Ben de seni seviyorum. Senin yanında bunlar bir hiç."
Gözleri dolmuştu, ama ağlamıyordu.
"Benim de sana küçük bir hediyem var. Umarım beğenirsin sevgilim."
Sabırsızlıkla hediye paketini açmaya başladı. Albümün kapağında ilk çekindiğimiz fotoğraf vardı. Arka planda birlikte okuduğumuz lise. İkimizin de yüzünde kocaman bir gülümseme. 17 yaşındayız. Arda'nın saçları şimdikine göre uzun, benimki ise küt, kahküllerim kaşlarımı kapatıyor. Bu sefer dayanamadı, gözyaşları yüzünden sel gibi akmaya başladı. Bu fotoğraf onu duygulandırmıştı. Albümü açmaya cesaret edemedi. Anıların bir anda zihnine akmasından korkuyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATLIM
Teen FictionBenim için bir zindanda, benimle takıntılı bir adamla. Onun kirli oyunlarından sağ çıkabilecek miyim? Yoksa bunu başkası mı sağlayacak? *** Şiddet, zorlama, cinsellik, argo içerebilir. Bunları bilerek ok...