22.BÖLÜM
Slow Motion - Charlotte Lawrance
☀︎
Her şey çok güzel, demek hoşuma gitmezdi çünkü batıl inançlarım olmasa da nazara inanıyordum. Nazar, karma, kem göz... bence böyle şeyler vardı ve bu kötü enerjiler bizi etkiliyordu.
Yine de ben yalan söyleyen bir insan değildim, her şey çok güzel gidiyordu şu anda. Korona dışında.
Düzenli bir ilişkiye başladım birkaç gün önce, ailemle ilişkim eskisinden daha iyi, sınava yaklaştık ama yurt dışında gitme ihtimali ortaya çıktı bir anda ve kendime bir tane yurt dışı eğitim koçu edindim. Büyük ihtimalle yurt dışında, büyük ihtimalle Amerika'ya ve yine büyük ihtimalle Yunus'la beraber aynı yerlere gideceğiz.
Heyecanlıydım, belki normalden ekstra daha fazla heyecanlıydım çünkü okul sınav gruplarına açılmıştı. Bu haberi, Yunus'la çimenliklerde uzanmış gökyüzünü izlerken Yunus'un babası -Yıldırım Amca- söylemişti. Ben sevinirken Yunus huysuzlanmış, online eğitimden memnun olduğunu söylemişti.
"Anne ben de okula gitmek istiyorum," diye mızmızlanıyordu Efe. "Ela gidiyor, ben neden gidemiyorum?"
"Sen daha küçüksün," diye açıkladı annem elindeki tavadaki yumurtaları tabaklarımıza koyarken. "Vakalar azalırsa sizin sınıflarınızı da açarlar belki."
"Ben dışarıya çıkmıyorum, kurallara uyuyorum, neden benim okulum da açılmıyor?" Efe, bugün gerçektende ters tarafından uyanmıştı. Onun yaşında ben bu kadar fazla okula gitmek istemiyordum, tabii şu an bulunduğumuz durum göz önüne alınırsa belki böyle bir istekte bulunması çok normaldi.
"Babam mı bırakacak anne?" diye sordum Efe'yi duymazdan gelerek.
"Evet," dedi annem, ardından kendi bardağına kahve doldurup tezgâha yaslandı. "Dönüşte nasıl olur bilmiyorum ama, servisleri açmadıkları için birisinin seni alması lazım... Benim toplantım erken biterse ben alırım, olmadı Onur ya da Yunus'larla gelirsin."
"Fulya'larda bırakabilir," dedim yumurtamla oynarken.
"O kuzeninde kalacakmış, annesiyle konuştum," dedi annem. "Belki başka bir gün, neyse, illa ki birisi bırakır. Gerekirse şirketten birini gönderirim."
"Fark etmez, Yunus'la da gelebilirim... antrenmanı yoksa."
"Yoktur, yoktur," dedi annem iğneleyici bir tonda, kafamı kaldırmadan gözlerimi devirdim. "Baban iniyor, yedin mi yemeğini?" Önümdeki hiç dokunulmamış yumurta tabağına baktım, kendimi hiç aç hissetmiyordum.
"Günaydın," diyerek mutfağa girdi babam. Annem, babama çay koyup babamın tabağına doğru ittiğinde babam, "Hiç oturmayayım," dedi. "Ela'yı bırakıp Hamza Abinin yanına uğrayacağım, göstermesi gereken bir proje varmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S Y Z Y G Y
Teen FictionPandamiden dolayı dersleri online gören iki liseli. ☀︎ "Bana iyi geliyorsun," dedi alnını alnıma yaslarken. "Ben de sana iyi gelmek istiyorum." "Bana iyi geliyorsun," dedim. Neden bana iyi gelmediğini düşünüyordu ki? "Gelmiyorum," dedi. "Seni üzmüşt...