33.BÖLÜM
Oh Woman Oh Man - London Grammar
☀︎
İnsanlara kolay kolay alışamazdım ama kesinlikle onlara ön yargılı yaklaşmazdım, her ne kadar ilk başlarda soğuk olsam da aslında soğuk bir insan değildim ve bunu beni tanıyana kadar kimse anlamazdı. Ama Aybüke'den gerçekten hoşlanmamıştım.
Dün akşam yemeğinde Yunus'la yan yana oturmuştuk ama tek bir kelime dahi konuşmamıştık, o bütün akşam boyunca yazlıktaki arkadaşlarıyla konuşmuştu, Onur, Buğra ve Emre de onlara eşlik etmişti. Biz kendi kız grubumuz olarak içeride film izlemeyi seçmiştik onlarla oturmak yerine; ve erkeklerden bir tanesi bile bizi umursamamıştı, sadece bir ara yanımıza Pelin gelmişti ve onların yanına gelip, gelmeyeceğimizi sormuştu. Onun dışında tık yoktu. Ve bu çok sinir bozucuydu.
Yunus'u anlamıyordum, kendi kendine sinirlenip neden beni dışarıya itmişti bilmiyordum. Açıkçası merak ediyordum, çünkü Yunus böyle bir insan değildi. Evet, hep saçma kavgalar etmiştik ama bu kadar saçma bir şey için asla etmemiştik, böyle şeyleri daha olgun karşılıyordu.
Komidinden dudak vazelinime uzanıp dudaklarıma sürdüm. Yunus yanımda yatıyordu, bir kolu belimde sarılıydı ama bunu alışkanlıktan dolayı yaptığının farkındaydım. Akşam o gelmeden önce yatağa girmiş ve hemen uyumuştum, onun yanıma geleceğine inancım pek fazla değildi ama gelmiş olmasına sevinmiştim, yalan söyleyemezdim.
Kolunu çözüp yatakta oturur pozisyona geçtim ve esnedim, aslında yataktan kalkmak istemiyordum, biraz daha uzanmak iyi olabilirdi ama yine de kalkmam gerekti. Hatta uyanan başka birisi varsa denize veya havuza bile girebilirdik. Tercihen havuz. Yataktan kalktığımda Yunus hareketlendi.
"Perdeyi kapatsana bebeğim," dedi uyku mahmuru bir sesle. Yerimden hareket dahi etmeden heykel taklidi yapmaya başladım, yatakta diğer tarafa dönüp yüzünü yastıklara gömdüğünde rahat bir nefes verdim. Sessiz adımlarla kapıya ulaştım ve sessiz bir şekilde kapıyı araladım. Kapıdan tam çıkacağım sırada Yunus'un, "Kaç sen, kaç," dediğini duymuştum. Duyar duymaz da kapıyı sertçe kapatmıştım arkamdan.
Her ne kadar şu anda üstüne atlayıp onu yumruklamak istesem de kendimi tuttum ve merdivenlerden aşağı indim. Mutfaktan sesler geliyordu, benden başka birisinin de uyanması hoşuma gitmişti açıkçası. Mutfağa girdiğimde Onur'la karşılaştım, üzerinde kırmızı şort mayosu ve siyah tişörtü vardı.
"Günaydın," dedi ve buzdolabından çıkardığı suyu kafasına dikti.
"Günaydın," dedim. Uzun bar sandalyelerinden birini çektim oturduktan sonra. "Başım çok ağrıyor," diye devam ettim
"Sinirdendir," dedi Onur iğneleyici bir tonda. Ona kötü bir bakış gönderdiğimde ellerini suçsuz olduğunu kanıtlamak istercesine kaldırdı ve sözüne devam etti; "Ne? Bütün gece somurttun, saçma bir kıskançlık yaptın ve Yunus senden özür dileyene kadar da böyle durmaya devam edeceksin."
"Sence ben mi haksızım?"
"Olayı çok net bilmiyorum," dedi Onur, bariz bir şekilde bu olaya karışmak istemiyordu ama ses tonundan anlayabiliyordum ki benim abarttığımı düşünüyordu. "Ama... bence biraz daha olgun yaklaşabilirsin bu olaya."
"Olgun?" Sesimde bariz bir şaşkınlık vardı, bence ben gayet olgun bir insandım ki gidip kafamda kurmak yerine Yunus'a sormuştum. Onun davranışları olgun değildi, özellikle de benle konuşmak yerine... Aybüke'yle vakit geçirmesi. "Şimdi o zaman şöyle anlatayım sana." Boğazımı temizledim. "Siz Fulya'yla sevgilisiniz ve Fulya'nın bir arkadaşının Fulya'dan hoşladığını düşünüyorsun sen. Sonra bunu Fulya'ya soruyorsun ve Fulya'yla bu yüzden kavga ediyorsunuz." Ellerimi tezgahın üzerinde birleştirdim. "Aklına neler gelir?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
S Y Z Y G Y
Genç KurguPandamiden dolayı dersleri online gören iki liseli. ☀︎ "Bana iyi geliyorsun," dedi alnını alnıma yaslarken. "Ben de sana iyi gelmek istiyorum." "Bana iyi geliyorsun," dedim. Neden bana iyi gelmediğini düşünüyordu ki? "Gelmiyorum," dedi. "Seni üzmüşt...