Pandamiden dolayı dersleri online gören iki liseli.
☀︎
"Bana iyi geliyorsun," dedi alnını alnıma yaslarken. "Ben de sana iyi gelmek istiyorum."
"Bana iyi geliyorsun," dedim. Neden bana iyi gelmediğini düşünüyordu ki?
"Gelmiyorum," dedi. "Seni üzmüşt...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☀︎
Yunus kollarını benden çekip tam karşımda durdu, yüzüme dikkatle bakıyordu, büyük ihtimalle ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu. Duygularımı saklamakta iyi değildim, bu yüzden sadece gözüme bakarak bile kafamı ne kadar karıştırdığını görebilirdi.
"Gerçekten Şirince'ye gidecek misin?" diye sorup, aramızdaki sessizliği bir makas gibi kesti.
"Bilmiyorum," dedim. "Gitmek istemiyorum ama gitmem gerekli, mantıklı olan bu."
"Neden ki?"
"Çünkü Efe'ye bakmak zorunda kalıyorum, sınav senem ve kendi sorumluluklarımla beraber Efe'nin sorumluluklarıyla da ilgileniyorum. Daha ikinci sınıfa gidiyor, poposunu bile doğru düzgün silemiyor."
Yüzünü buruşturup, "Sen mi siliyorsun?" diye sordu.
"Hayır," dedim gülerken. "Ama yardım ediyorum."
"Nasıl bir yardım?" diye sordu, yüzündeki ifade beni eğlendirmişti.
"Bunu neden merak ediyorsun?" diye sordum hâlâ gülerken. "Gel gösteriyim istersen?"
"Yok," dedi kafasını hafifçe arkaya atarken. "Kalsın." Derin bir nefes aldı. "Marketteyken yemek konusu dedin," dedi birkaç saniyelik sessizliğin ardından. "Komşularının çoğu arkadaşların, annelerinin size seve seve yemek yapacağına eminim. Benim annemin böyle bir sorun olduğundan haberi olsaydı kesin o da yemek getirirdi."
Utandığımı hissettim, neyden utandığımı tam çıkaramadım ama utanmıştım. Bakışlarımı yere indirip ayakkabılarımı incelemeye başladım. "Çok önemli bir şey değil," dedim. "İstersem YouTube'dan video izleyip halledebilirdim."
"Halledememişsin ama," dedi iğneleyici bir tonda.
"İstemedim çünkü," dedim, kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda görmek istemediğim bir manzara gördüm. Bana acıyor muydu? Bana acıyor gibi bakıyordu, acıdığını düşünmüyordum ama bakışları altında eziliyordum. "Bana öyle bakma."
"Sana acımıyorum," diye itiraz etti. Başka bir şey demesini bekledim ama demedi, ben de hafifçe gülümsedim. "Neyse, saçın ıslağa benziyor, eve gir sen." Kafamı salladım, beşinci kez çalan telefonumu açıp anneme kapıyı açmasını söyledim.