Pandamiden dolayı dersleri online gören iki liseli.
☀︎
"Bana iyi geliyorsun," dedi alnını alnıma yaslarken. "Ben de sana iyi gelmek istiyorum."
"Bana iyi geliyorsun," dedim. Neden bana iyi gelmediğini düşünüyordu ki?
"Gelmiyorum," dedi. "Seni üzmüşt...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☀︎
Boş bir Pazar gününün ardından Pazartesi sabahına uyanmıştım, akşam stresten ya da heyecandan dolayı bir türlü uyuyamamıştım ama şu an çok enerjiktim; asla ve asla dört buçuk saat uyuyan birisi gibi gözükmüyordum.
Dolabımdan, uzun bir süredir giymediğim okul eteğimle gömleğimi çıkardım, okul eteğimin içine gömleğimi soktuktan sonra okul ceketimi üzerime geçirdim ve çantamı omuzuma asıp aşağıya indim. Aşağıya indiğimde görmeyi en son beklediğim kişiler anne ve babamdı ama oradalardı, annem yemek hazırlarken babam da gülerek ona bir şeyler anlatıyordu.
"Kocaman oluyorlar," dedi babam gülümserken. "Efe'yi ikide bir çalışma odamda yakalıyorum, dosyalarımı merak ediyormuş beyefendi." Annem, tavanın içindeki pankeki diğer tarafa çevirirken güldü.
"Seneye üniversiteye geçiyor Ela," dedi annem şaşkınlıkla. Şaşırdığı bu kadar çabuk büyümem miydi yoksa pandemiden dolayı bir anda on ikinci sınıf olmam mıydı? "Çok garip."
Babam ağızını açıp bir şey söyleyecekti ama merdivenlerin son basamadığını inip, "Günaydın," diyerek mutfağa girdiğimde ağızını kapattı. Çantamı sandalyeye bıraktıktan sonra babamın yanındaki sandalyeye oturdum. "Ne yapıyorsun anne?"
"Akçaağaç şurubumuz bitmişti," dediğimde annem gülümseyerek, "Dün akşam gelirken aldı baban," dedi. Kafamı salladım, annem elindeki tavadan iki tane pankek çıkarıp benim tabağıma koyduğunda arkamdaki buzdolabına uzandım ve akçaağaç şurubunu çıkardım.
"Buzdolabına koymaya gerek yok," dedim babama. "Bozulmuyor bu."
"Yine de açtıktan sonra buzdolabında saklamak daha iyi," dedi annem babam yerine. "Dün akşam baban açmıştı, o yüzden buzdolabına koydum."
"Ama donmuş gibi oluyor, akmıyor," dedim şişeyi sallarken. Yavaşça büyük bir parça iki pankekin üzerine aktığında annem ve babam güldü. Onlarla okul ve sınavlar hakında konuşarak kısa bir kahvaltı yaptıktan sonra evden çıktık. Annem bugün işlerinin çok olmadığını ve evden çalışacaklarını söyledi, o Efe'nin uyanmasını beklerken babam da beni okula bıraktı.
"Sınavın kaç gibi biter?" diye sordu babam arabanın kapısını açtığımda. Arabanın saatine baktım, bugün Matematik ve İngilizce sınavı vardı, ikisi de kırk dakika sürecekti ama yirmi dakika araları vardı.
