BÖLÜM 5
"YANGINDAN ARDA KALAN"Bir sarmaşık misali ruhuma sarılan o acıyla baş etmeye çalışıyordum. Karanlıktaydım, ucu bucağı görünmeyen ıssız ve soğuk bir yerdeydim. Canım yanıyordu fakat buna bir anlam veremiyordum. Boşlukta gibiydim, kimsesiz ve yalnız.
Hislerim kuvvetliydi, nefes alıyor fakat yaşamıyordum. Gözlerim seğiriyor, boşlukta milyonlarca hayat sona eriyor ve ben ilerlemeye çalışıyordum. İçten içe beni tüketen sabırsız bir hisle devam etmeye çalışıyordum fakat yol yama, tırmanılması imkânsız bir yamaçtı.
Çabalıyordum fakat günün birinde çakılacaktım. Bedenim, ruhumla beraber parçalara ayrılarak yok olacaktı.
Şöminenin karşısında oturuyordum; ellerim soğuktan ötürü morarmış, keskin bir acıyla yanıyordu. Ona dokunsam belki acım hafifleyecekti lakin imkânsızlar üzerine yeminliydim.
Elindeki telefonla ilgileniyordu. Hatta biriyle mesajlaştığına eminimdim. Dudakları kıvrılıyor ve sırıtıyor, içim gidiyor ona.
Keşke seni gülümseten her şey olsaydım.
Genzimi temizleyerek bakışlarımı ondan ayıracağım an Uras’la göz göze geldim. Bana, anlamlandıramadığım bir ifadeyle bakıyordu. Ona boş gözlerle, kıyameti ruhumda yaşarken baktım. Zelzeleler kopuyordu benliğimde ve elimi uzatsam tutmayacağını bildiğim o adamdı tek çarem. Bana sırtını dönen ve beni hiç hatırlamayan.
“Seninle daha öncesinde hiç karşılaştık mı?” diye sordu Uras, onca sessizliğin ortasına bir bomba misali düşmüştü. Karan bakışlarını telefonunun ekranından kaldırmadı, filvaki böyle bir şeyi beklemek de acizlikten başka bir şey değildi.
“Hayır.”
Uras duruşundan ödün vermezken, “Sana baktığım zaman bir dünya dolusu anı geçiyor gözlerimin önünden,” dedi kalbimi durdururken, “Özellikle sarışın arkadaşın aklımı çok karıştırıyor, onda, beni ona çeken çok nadide bir şeyler var ama bunu da çözeceğim.”
Anlatmayı isterdim ama sessiz kalmakla yetindim. Ellerim bir türlü ısınmıyordu, bakışlarımı yeniden şömineye çevirerek ellerimi birbirine sürttüm ve homurdandım.
Karan’ın silueti usulca ayaklandı. Ne yapacağını, ilgilenmiyormuş gibi davranarak sessizce izlerken o dışarıya çıktı. İçim burkuldu, ne yapmakta olduğunu merak ediyordum zira aklım hep ondaydı.
Birkaç dakika geçmişti ki bahçenin kapısı açıldı ve içeriye girdi: Kollarında üst üste yığılmış bir düzine odunla beraber. Mideme kramplar girdi, ruhum kıpır kıpırdı. Uras’ın delici, kuşku dolu bakışları eşliğinde odunları teker teker şömineye attı ve birkaç adım ötemde oturdu. Bakışları hiç beni bulmadı fakat hep üzerimdeymiş gibi hissettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMPUSA MÜHÜR | VUSLAT -18
ChickLitSessizliği dinliyordum. Seneler evvel sırdaşımken şimdi en azılı düşmanımdı. Belki huzur kollarında gizliydi fakat benim için değildi, delirdiğimi göremiyor muydu? Ben karanlığın soğuk kollarına aşık olan o kadındım. Sessizlik beni çıldırtırdı. Ben...