44. BÖLÜM: "KARAN HANZADE"

3.9K 211 136
                                    

Yıldızı parlatmayı unutmayınn :)

45. BÖLÜM: "KARAN HANZADE"

 BÖLÜM: "KARAN HANZADE"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karan Hanzade

Kapıyı kilitlemesini ilgiyle seyrettim. Karnımın bir bölümü artık tamamen uyuşmuştu ve çok nadiren acıyı hissediyordum. Bizi kimsesinin rahatsız etmesini istemediğini fakat bunu, bu malûm geceden dolayı değil de, kokusu parmaklarıma sinen kanamamdan dolayı olduğunu da biliyordum.

Saçlarına özenle tutturulmuş olan tülü, bir an bile tereddüt etmeden yırtarcasına söküp attı ve "Neler oluyor!?" diye bağırdı. Endişesi yeşil gözlerinde sönen bir ışık gibiydi. "Neyin var, Karan?"

Şu an onun bu şekilde bağırması isteyeceğim son şey dahi değildi. Kesinlikle bu gece için başka planlarım vardı. Meselâ, adımı haykırırken bedenlerimiz bir bütün olması gerektiği gibi.

Sessiz kalarak sorusunu yanıtsız bıraktım. Konuşmakta güçlük çekiyordum. Filvaki bayağı vakit yormuştum kendimi.

Sessizliğim onu ürküttü ve hızla üzerime doğru gelmeye başladı. Pervasız herhangi bir hareketinden kaçınmak amacıyla karnımı ona çapraz kalacak şekilde çevirip, gittikçe kapanan baygın gözlerle yüzüne baktım.

"Karan!" diye haykırdı. Sesindeki dehşet ve korku beni endişelendirdi. Bu denli çok korkmamalıydı.

"Yalnızca küçük bir sıyrık," diye yanıtladım birkaç dakika önce sorduğu soruyu. "Sorun yok, başa çıkabilirim."

Gözünde çok büyütüyordu. Kesiklere, kurşunlara ve kayıplara alışmalıydı. Aksi hâlde en çok kaybeden yine o olurdu.

"Ne saçmalıyorsun sen!?" diye mırıldandı korkuyla. Gözleri yeniden dolmuştu. Ne yapacağını bilemez gibi bir hâli vardı. "Karan, neler oluyor? Çok korkuyorum!"

Derin bir nefes almak istedim fakat acı buna engel oldu. Onun yerine ciğerlerimdeki birikmiş havayı içimde tuttum ve "Başa çıkabilirim." diye mırıldandım yeniden. Korkmasını ve ağlamasını zerre kadar sevmiyordum. "Lütfen daha fazla ağlama ve dinlen. Çok yorulduk."

Bana inanamıyormuş gibi bakarken, çok şirin gözüktü gözüme. Dudakları balık misali aralanmış, gözleri irice açılmıştı.

Parmaklarını hızla yanaklarıma bastırıp, ağırlaşan göz kapaklarıma direndi. "Bana bak!" diye hırladı. Gözlerimin odağını kaybetmesi olağan dışı değildi. Aksine oldukça normaldi. Kimin karnının kenarına bir kurşun saplansa, hiç şüphesiz aynısı ona da olurdu. "Karan, lütfen! Yalvarırım bana bak!"

Eh be güzelim, senden başka kime bakabilirim ki zaten?

Sesine tutundum ve bilincimin iplerine sıkıca sarıldım. Bana yaklaşmaya çalışıyordu fakat lanet gelinliği ona engel oluyordu. O an, kendi seçtiğim o krem rengi kabarık elbiseyi üzerinde parçalamak istedim. Tabii bu isteğimi yerine getirebilmek için içimdeki kurşunun çıkarılması şarttı. Yalpalandım ve bir anlık refleksle tutunacak yer aradım. Elis anında yardımıma koşarak elimi omuzuna sardı. Gelinliği bize engel olsa da beni büyük odadaki özel hazırlanmış yatağa kadar götürüp oturmamı sağladı. Ona bütün ağırlığımı yüklememeye çalışşam da, ne kadar başarılı oldum orası muammaydı.

EMPUSA MÜHÜR | VUSLAT -18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin