38. BÖLÜM: "SAKLI KALAN HER SIR"

5.9K 218 191
                                    


38. BÖLÜM: "SAKLI KALAN HER SIR"

 BÖLÜM: "SAKLI KALAN HER SIR"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saat öğleden sonra ikiydi. Yelkovan akrebin üzerine devrilmiş, canına kastediyordu. Hava bulutuydu. Kasvet ilmek ilmek bedenime işlerken, zaman durmaksızın akıyordu.

Ecmel ve Uras bir olmuş bana hastanenin kantininde zorla atıştırmalık bir şeyler yedirmeye çalışırken, Evren, Kayra ve Ziya yukarıda nöbetteydi. Karan, Seyit'le brilikte hâlâ daha bilinçsizce uyumakta olan Yavuz Bey'in odasında kendisine gelmesini beklerken, aklım karmakarışıktı. Neler olduğunu çözemiyordum. Bir şeylerden kaçıyor yahut korunuyorduk. Birileri vardı peşimizde ve daima bir adım gerimizde.

"Barıştınız mı, iblisiçe?" diye sordu Uras merakla, "Karanaşkım pek bir memnundu senin odadan çıkarken."

"Atma, angut!" dedi Ecmel sırıtarak, "Tecavüze uğramış gibiydi, yürüyemiyordu zavallıcık."

Uras sırıttı ve Ecmel'e göz kırptı. Bu esnada ben de etrafımızı inceliyordum. Sürekli takip ediliyormuşuz hissiyati bedenimi hoyratça kemiriyordu.

"Ona tekme attım," dedim aralarındaki tatlı münakaşayı kesmek istercesine, "Yürüyememesi normaldir."

Uras fal taşı gibi açtığı gözleriyle bana bakarken, "Gitti hiç kullanılmamış, sıfır kilometre ekmek teknesi!" diye bağırdı. Ecmel'de Uras'a eşlik ederek ağıtlar yakmaya başladıklarında, "Oğlum nasıl yıktın lan koca adamı, ha?" diye sordu Ecmel şaşkınca, "Sağlamdır, dayanıklıdır sanıyordum, bizim karanlıklar prensi olan eniştemiz."

Ecmel'e sırıtarak baktım ve "Test etmiş olduk işte," dedim munzurca parlayan gözlerimin ışıltısını hissederken, "Kötü mü?"

Uras hızla bacaklarını birbirine bastırıp kendini koruma altına aldı ve hayali bir kalkanı siper etti kendine. "Ben bir teste tâbi tutulmak istemiyorum. Rica ediyorum, tam şuradan siktirin gidin!" dedi ürkek ürkek, "Aman Allah korusun; senin gibi kızıl, bir Karanaşkıma, birde düşman başına!"

Ecmel kahkahasını tutamazken ben de sırıttım. Fakat ardından üzerime anlamlandıramadığım bir yoğunluk çöktüğünde, ben daha tam anlamıyla neler hissettiğimi anlayamadan olduğumuz mekâna Ziya ve Evren giriş yaptı. Peşlerinden ise Seyit ve Kayra.

Önümde duran meyve suyunu usul usul yudumlarken, bir şeylerin yolunda gitmediğini anladım. Evren kısaca bana göz atıp, "Dört başlı yılan gibiler," dedi. Ziya sözü devraldı, "Dördü de kendi adamlarına aynı anda komut verip, aynı anda saldırmaya geçmelerini istiyor," Seyit, "Karan Bey'ime düşman olan dört kişi." Kayra: "Kim oldukları belirsiz ama abimin birkaç kuvvetli tahmini var. Tabii bunlardan biri de, görevleri üstlenen adamların bir kişiye çalıştığı ve o dört kişiden de emir alma hakkına sahip olduğu. Bu şekilde üç başlı bir yılan olacak ama aslı kendisi olan, gücün asıl sahibi olan o olacak. Dördüncü ve ana baş. Diğerleri de yancıları. Talimat alıyorlar ama hepsi farklı başlardan. Adamlar aynı, işveren değişmiş."

EMPUSA MÜHÜR | VUSLAT -18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin