1. BÖLÜM: "SAHNE"

22.4K 673 1.1K
                                    


1.BÖLÜM: "SAHNE"

Ruhum, altında kaldığı enkazdan kurtulmaya çalışıyordu. Oysa o enkaz benim duygularımdı. Etrafa saçılan tuğla parçaları ise, babamın cesedinden süzülen kan damlaları.

Acı kaderdi. Acı ateşti. Acı, bilinmezlik ve yalnızlıktı; yalnızlık ise en güvenilir sırdaş.

En ufak yaşam belirtisi nefes alması olan adamı, dün gece toprağa vermiştik. Hâlbuki o ruhsal anlamda hep yanımdaydı.

Annem... O mahvolmuştu. Cenazaye bile gelememiş, acısını içerisinde yaşamaya karar verip, birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmıştı.

İnsan, ister istemez seviklerini kaybetmeye katlanamıyordu. Ölüm nasıl bir şeydi ki, bu kadar çok can yakıyordu?

Duyduğum tok adım sesleriyle, düşüncelerim buhar olup hızla dağılırken, yanan gözlerimi açmak için ekstra bir çaba sarf etmedim. Biliyordum, adeta bir yapıştırıcıyla birbirine sıkıca tutunmuş göz kapaklarım, bedenimin ısısından ötürü açılmayacaktı.

Nefes almak zor geliyor, bedenim zangır zangır titriyordu. Ruhum donarken, dudaklarım arasından süzülen, halsiz nefesim sıcacıktı. Boğazlarım tarifsiz bir acıyla sızlıyor, üzerinde uzandığım, nemli toprağın soğukluğu içime işleyip, ciğerlerimi yakıyordu.

Karanlıktan korkar, çoğunlukla yalnız uyumaya cesaret edemezdim. Göz kapaklarım kapalıyken kendimi savunmasız hisseder, bedenime dokunulmasından korkardım.

Geçimişimi anımsamam, üşüyen bedenimin kıyılarına, sıcak bir öfke dalgasının vurmasına vesile olsa da hemen ardından bedenimi tekrardan soğuk esareti altına aldı.

Bu sefer üşütmüyordu. Bu sefer; içimde ölmüş olan ruhumun cesetleriyle beraber bedenimi donduruyordu.

"Elis!" adımı haykıran ses kulaklarımı tırmalarken, gelen kişinin Ecmel olduğunu anlamam için, onu görmeme ya da duymama gerek yoktu. Kokusu kendisinden önce ulaşır, yumuşak bir esintiyle ciğerlerimi doldururdu.

"Buldum onu!" diye bağırdı, gökgürültüsüne karışan çaresiz sesiyle, "Lütfen buraya gelin, hiç iyi görünmüyor!"

Ve ruhum, ceset kokan ölü toprağın ıslaklığıyla karanlığa teslim oldu.

"İyiyim," diye geçiştirdim Ecmel'i halsizce, "Gerçekten."

Bana inanmadığını gösteren boş bir bakış attığında usulca dudaklarımı büzdüm ve omuzlarımı silktim.

Umurumda değildi.

Ateşim düşmüş, fakat boğazlarımın acımasız işkencesi sürüyordu.

Bedenim o kadar halsizdi ki parmağımı oynatacak gücü kendimde bulamıyordum.

Ecmel, hayranlıkla kızıl saçlarımı düzeltip, yanağımı okşadı. Her zaman, benim saçlarıma sahip olmak istediğini söyler fakat hiçbirinin onda doğal durmadığını, gözlerine uymadığını söyler dururdu.

Oysa, ona her ne kadar güzel olduğunu hissettirmesem de, çok güzeldi. Sarı saçları, mavi gözleri vardı. Kendisi fiziğini asla beğenmezdi fakat hafif balık etli ve tombul yanaklı olması onu çok daha güzel kılıyordu.

Sonunda, "Nasılsın?" diye sordu.

Kötü olsam da, kimse bilmezdi. Canım yansa da kimse hissetmezdi. Haykırışlarımı, kara toprağın altında ki cesetlerden başka kimse duymazdı.

EMPUSA MÜHÜR | VUSLAT -18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin