Ego Yaraları/Beş Kuruşluk Dilek Kuyuları

103 111 2
                                    

   Nerede takıntılı, zehirli aşk görsem bu şarkı kafamda beliriyor. İlerleyen bölümlerde yine kullanırım gibi:p istediğinizi dinleyebilirsiniz, keyifli okumalar dilerim!<3
---...---

   Ben koştukça siren sesleri yavaşlıyordu, ben sustukça sesleri yükseliyordu sanki. Sadece bana bakıyordu, ne nefret vardı gözlerinde ne de kaçmak için bir hareket bedeninde. Öylece dikiliyordu, dikti bedenini camdan fanusun içinde, şimdi kendisi kuvözdeki bir bebek;suyun altında hareket edemeyen bir ceset. Etrafı sarıldı mı bilmiyordum, onu oracıkta bırakmış olduğum gerçeğini attığım her büyük adımda geriye savurmaya çalışıyordum. 'Ben öldürmedim ki' diyerek telkin etmeye çalışıyordum kendimi. Masum olduğuma inanmıyordu kalbim. Sanki hançerlerle sarmalanmıştı, hiçbir yalanı almıyordu içine. Kaçmasını, kurtulmasını bekledim oysa yakalansın diye uğraşıyordum bir anlık sinirimle. Hak ettiği bu diye hatırlattım kendime, peki benim hak ettiğim ne?

  Gölün etrafında bekleyen bir ambulans, etrafında üç polis...Ağaçların etrafına sarı bantlardan çekiyorlardı. Etrafı arayan fenerler, onları tutan insan sürüleri geziniyordu gölün içinde. Elimi ağzıma bastırdım, bulacaklardı... Tek elim göğsümün üzerinde nefes almaya çalıştım. Birbirlerine bağıran polislerin sesi uğultulara çarparak geliyordu kulaklarıma. Oraya en uzak yerlere yöneldi bacaklarım, bakmamayı beceremiyordum. Gözlerimi parçalayan, dikkatimi dağıtan yaşların arasından sıyrılıp hiçbir şey olmamış gibi koşuyordum. Karanlığa sığındım, karanlığın şerri üzerimi bir battaniye gibi örterdi, öyle umut ettim. Çimlerle bütünleşmiş asfaltın üzerinde yankılandı topuk seslerim, yoldan geçen çok sayılı araba vardı. Ne kadar elimi sallasam da hiçbiri durmadı. Yutkundum, ben nefes aldıkça baskısı arttı. ''Biri yardım etsin.'' kendi kendime konuşuyormuşum gibi. ''Kimse yok mu?'' yine aynı tanıdık cümleler, yine kimse yok.

'Küller abis bir hâl almış' Elimi dudaklarımdan çekip ıslanan gözlerime bastırdım. 'Öldürdüm.' itiraf değil de neydi bu? Özgür hissettiğini düşünmüştüm, bu yüzdendi sebebi ihbarımın. Onun gibi tutsak kalsın istemiştim. Tutsak kalsın sopsoğuk suların altında.

Yanımda duran taksinin kapısını heyecan, korkuyla açtım. Adam şaşkınlıkla izliyordu tepkilerimi. Muhtemelen makyajım gözlerimin altına inmiş, berbat görünüyorum. Umurumda değildi, berbat hissediyordum. ''Büyükçekmece'ye gidiyoruz.'' şimdi sıcak battaniyemin altında saklanmak istiyordum, uyuyunca geçsin; bunlar hiç yaşanmamış gibi hissettirsin. Saçlarımı geriye yatırıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Sapanca'dan  uzak her yer kabulümdü.

   Derin derin nefesler aldım, başımı kirli koltuğa yaslarken onun başını yasladığı yosunları düşünüyordum. Ne yapacağım ben? Telefonumu çıkarttım küçük çantamın içinden, anneme ulaşmaya çalışıyordum. Defalarca çaldı o ses, şimdi annemin sesine ihtiyacım vardı. ''Alo? Helen?'' titreyen elim dudaklarımın üzerinde gezindi, ''Anne...'' düğümlendiğini hissediyordum yeniden boğazımın. ''Kızım? Ağlıyor musun sen?'' durup ufak çaplı hıçkırıklarımı dinledi, dayanmak çok güçtü. ''Helen, neredesin sen? Söyle annem, ne oldu?'' Başımı salladım sanki söyleyebilecekmişim gibi, anlatmaya dünden hazır bir çocuk gibiydim ben. Masallaştırdım, küçük bir çocuk gibi. ''Aslan, kuzu postuna bürünmüş kurdu yedi anne. Neden diğer kuzular üzülüyor?'' sol gözümden aşağı akmasına izin vermediğim yaşı elimin tersiyle ittirdim, derimi çekiştirmem artık canımı yakmıyordu. ''Kafa mı buluyorsun kızım benimle?'' dedi annem sitemle. Hayır, sadece anlatmaya dilim varmıyordu. ''O çocuk sana bir şey mi yaptı ha?'' yumuşatmaya çalışıyordu annem. Görüp beni anladığını hayal etmeye çalıştım. O çocuk Emir'i öldürdü diyemedim. Başımı sallarken dudaklarımdan çok farklı kelimeler çıkıyordu.

EGO YARALARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin