Gecenin ortasında işinden çıkmış evine doğru yürüyordu sarışın beden. Sabah olan olaylara geri dönecek, düşünecek, tartacak anca zamanı olmuştu. Gün boyu hiç tekrar iletişime geçmemişti Önder'le. ikisi de ne birbirlerini aramış ne de mesaj atmışlardı. Bu da kesin bir küskünlüğün işaretiydi Kadir için. Çünkü illaki gün ortası ya da akşam üstü genç adam hal hatır sorma bahanesiyle sarışının sesini duymak isterdi.
Kadir bir barışma yoluna yeltenmemeyi kafasına koymuştu en azından bir süreliğine. Sonuçta çocukluk yapanın kendisi olmadığını düşünüyordu. Her kolundan çekip kendi yoluna sokmaya çalışanın peşinden gitseydi hali yaman olurdu. Bu bizzat kendi sevgilisinden de gelse, işin ucunda para söz konusu bile olsa kolay kolay kendi bildiğinden şaşacak bir kişilik değildi. İşin kendiliğinde rayına oturacağı kanaatine vardı ağır adımları arasından.
Geçtiği tanıdık sokağa doğru başını kaldırdı. Burası Necati'lerin evine doğru uzanan bir sokaktı. Kadir onu evlerinin önündeki kaldırım kenarında oturmuş görmeyi beklemiyordu. Onu bir süredir etrafta göremiyordu ve şimdi de bu saatte yalnız başına burada ne işi vardı merak ediyordu. Bunun kötüye işaret olup olmadığını tamamıyla öğrenmek için yanına gitti. Oturduğu kaldırıma aralarında az mesafe bırakarak oturdu.
"Geç saatlerde niye dışarda takılıyorsun oğlum sürekli?"
Necati parmakları arasında kısa, ince bir iple uğraşmaya o kadar dalmıştı ki, Kadir'i ancak sesi çıkınca fark etmişti. Afallayarak baktı abisine.
"Yok abi, takılmıyorum. Kapının önüne çıktım iki dakikalığına."
"Niye? Canın mı sıkkın?"
"Değil."
Kadir çocuğun dikkatini ayırmadan oynayıp durduğu ipe baktı. İnsan düşünürken elinde bir şeylerle uğraşırdı ya, Necati de derin düşünceleri eşliğinde parmaklarını meşgul edermiş gibi düğüm atıp duruyordu ipe.
"Baban evde mi?" Diye sordu Kadir. Necati ise sadece başını olumsuzca salladı. Yüzünden düşen bin parçaydı.
"Okul meselen de halloldu. Ne bu surat o zaman?"
Genç oğlan konuşmamakta ısrar edip omuzlarını silkti "bilmem" der gibi. Kadir ise konuyu merak ettiği tarafa çekti vakit kaybetmeden.
"Benim sayemde fikir değiştirmemiş baban galiba."
"Evet."
Necati çoktan biliyordu bunu. Zaten hastanelik olduğu adamın lafına göre ölse hareket etmezdi Hasan bey de. "Bizim patron konuşmuş babamla. Hafta sonları yine çalışacağım, hafta içi de okula gideceğim."
Kadir önce yüzünü buruşturdu gram sevmediği şahsın aniden bahsi geçince. Demek Ecevit kırk yılın başında bir işe yaramıştı.
"Hiç yoktan iyidir." Dedi yarı memnun bir sesle. Sonuçta öyle ya da böyle gitmeliydi okula. Herisi ona kalmıştı. Necati'nin sessizliği ise dikkat çekiciydi. Çocuğun ağzını bıçak açmıyordu. Kadir onun saçlarını eliyle dağıtarak konuştu.
"Yüzün gülsün az be oğlum." Dedi keyfini yerine getirmek ister gibi. "Daha önünde uzun bi yol var. Değiştirmek senin elinde."
Necati ufak bir tebessüm taktı dudaklarına. Başını elindeki ipten yanındaki abisine çevirdi. "Değiştireceğim abi, merak etme."
Kadir'in aklının kalmayacağı kadar rahattı sesi. Öylesine söylemediği belliydi. Sarışının içini rahatlatmıştı bu karşılık. Artık durmadan düşünmesine gerek yoktu bu mevzuyu. Necati güçlü ve akıllı bir çocuktu. Ona güveni tamdı.
"Hadi bakalım." Dedi ayağa kalkmadan önce.
"Ben kaçıyorum. Sen de eve gir hadi. Oturma buralarda."
Necati onunla beraber kalktı. Abisi gitmek üzere hareketlenişti ki genç oğlan ona sarılmak üzere kollarını kendinden uzunca adama uzattı. Daha sonra da kollarının etrafından doladı. Kadir anlam veremeden dumur olmuş bir şekilde dondu kaldı bir süre. Şaşkınlığını atlatınca destek olmak ister gibi sırtını pat patladı cılız bedenin. Bu genç çocuğun yüreğine yaydığı şefkat hissiyatı kardeşleriyle aynıydı.
"Teşekkür ederim. Kadir abi. Çok uğraştın benim için." Dedi Necati içten bir minnetle.
"Bir şey yapamadım ki koçum."
"Bir tek sendin. Onca insan arasında beni düşünen tek kişiydin."
Bir yandan sarılırken bir yandan da dalgın dalgın konuşuyordu. Ceketinin ceplerine tutundu bir an sıkı sıkı.
"Keşke gerçekten abim olsaydın."
Bu sefer sesi titredi. Kadir kendini kötü hissetti. Çocuğu kollarından tutup suratına baktı. Ağlamasına ramak kalmış dolu gözlerle karşılaştı.
"Bir yere gitmiyorum lan. Sakin ol. Hep buralardayım." Dedi onu rahatlatmak ister gibi.
Fakat sanki genç oğlanın ağladığı şey bambaşkaydı. Gözlerini hızla kollarına silerek burnunu çekti. Başını sükunetle salladı onaylar gibi. Geri çekti adımlarını. Evine doğru döndü ve tek bir şey daha demeden bastı gitti. Kadir'in kafası karışmıştı, ama aynı zaman da içten içe huzurlu hissediyordu. Belki de sahi bunlar son tökezlerdi. Sanki bundan böylesi rayına oturacak ardı arkası gelecek, kimseye göz yaşı akıtmayacak günlere çıkacaktı. O kadar ferahtı ki yüreği, imkansıza umut çıkacak kadar mutlulukla taşıyordu. O bilmiyordu ama Necati'yle beraber içindeki eksik çocuk da serbest kalmıştı. Artık yüreğinin bir yerlerindeki o amansız acı seyrelecekti.