Kadir önündeki bardakları bir yandan temizlerken bir yandan da istenilen içkileri hazırlıyordu. Olabildiğince hızlı davranıyor ve uzun zaman sonra ilk iş yoğunluğunun üstesinden gelmeye çalışıyordu. Bir gözü de geçen seneden tanıdık yüzler yakalamaya çalışıyor, bu geceyi boş geçmemek için fırsat kolluyordu.
O sırada tam önündeki boşalan bar taburesine takım elbiseli bir adam oturdu. Tabii bu adamın geçen gün çattığı züppe herif olduğunu fark etmesi çok uzun sürmemişti. Onu tanımamazlıktan gelmenin en iyisi olacağını düşünüyordu. Bu yüzden içkisini içip gitmesini umdu.
"Vay... Kadere bak sen." Dedi Önder ise tam tersine sohbet etmeye çalışarak. Onu sonunda yakaladığı için şanslı hissediyordu. Fakat Kadir cevap vermeyip ne istediğini sorarcasına bakınca, Önder bu çabasına bir son verdi.
"Ben bir viski alayım."
Hızla temiz bardaklardan birini kapıp kendisini pür dikkat izleyen bedenin viskisini hazırlamaya koyuldu.
"Geçen güne göre çok sessizsin." Dedi Önder imalı bir edayla.
"Geçen gün?"
Hayretle karşısındaki çocuğa baktı genç adam.
"Beni tanımamazlıktan geliyorsun. Ne tür bi taktik bu?""Tanıyor muydum ki?"
Önüne sürülen bardağa kaydı bakışları dumura uğrayan bedenin, sonra yine işine dönen gence çıkardı gözlerini.
Aşırı tilt olmuştu. Durumu kendi lehine çevirmek istiyordu ama nasıl yapacağı hakkında henüz bir fikri yoktu.
Histerik bir tebessüm aktı dudaklarından.
Hiç bu niyetle gelmemişti buraya oysa.
Sadece yine bilmediği bir sepebten dolayı telefonlarına cevap vermeyen tavırlı arkadaşı, Deniz belki burdadır diye öylesine uğramıştı. İçeri girmeyecekti bile hatta, fakat dışarıda ona sataşan güvenliklerden hiçbirini görmeyince düşünmeksizin dalmıştı bodoslama.
Üç gündür kafasını kurcalayan sarışın bedeni aniden görünce ise amacı ve bu geceki planı bambaşka bir hal almıştı. Zira spontanelik ve değişiklikler onu canlı tutan yegane şeydi.Viskisinden ufak yudumlar alırken uzun uzun izledi onu. Kimseyle çokca muhattap olmadan düz bir ifadeyle işini yapıyordu. Gülümsemesini merak etti bir anlığına. Birkaç kez daha doldurttu bardağını. Kısa bakışmalar geçse de aralarında, Kadir hızlıca göz temasından kaçarak oralı olmamaya özen gösteriyordu.
Bir yandan da Önder nereden başlaması gerektiğini düşünüyordu. Belki de bu bir fırsattı. Hazır hiçbir şey olmamış gibi davanılıyorken, başa alabilirdi. Hızla bardağındaki son yudumu da içip sarışın genci çağırdı.
Yine sıfır ifadeyle bardağı doldurulurken hafifçe boğazını temizledi ve samimi durmasına özen gösterdiği bir başlangıç yaptı.
"Selam." Dedi yüzündeki hafif tebessümle.
"Seni ilk defa görüyorum burada. Yeni misin?"Her seferinde irite edici olduğunu düşündüğü bu adamın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu hala Kadir. Yine saçmaladığını düşünüyordu ve karşılık verip vermemekte karasız kalmıştı. Bardağını ona geri uzatırken buz gibi bir tonla cevapladı sorusunu.
"Yeni değilim. Uzun süredir yoktum sadece."
"Demek o yüzden seni hiç görmemişim. Çok yazık..."
Kadir 'hey Allahım' der gibi güldüğünde, Önder'in keyfi bi hayli yerine gelmişti.
Tam da iyi gittiğini hissettiği başlangıç, yan taburesine kısa boylu ama güzel yüzlü bir çocuğun oturmasıyla bölündü."Kadir ne zaman geldin sen ya? Duyar duymaz buraya koştum."
Ne kadar böylece adını öğrenmiş olsa da, ortamın içine sıçılmıştı bir kere. Odağı hedef değiştiren sarışın ise sonunda bir tanıdık görünce gülümsedi. Bu sayede gülümsemesini de görmüş oldu Önder. Fakat bir şekilde memnun olmamıştı.