《VIII》

1.6K 105 35
                                    

Parmaklarını tek tek kıracasına kıtırdarttı Önder. Yatağının üzerinde kurduğu bağdaşla, önündeki telefona bakıyordu uzun bir süredir. Ekranda açık olan boş mesaj bölümünde ve gönderilecek kişinin isminde takılıydı gözleri. Ekran kilitlendiğinde geri açmak dışında telefonuna başka teması olmuyordu. En sonunda ekranın sağ köşesine kaydırdı bakışlarını. Saat 22.51'i gösteriyordu. Beş dakika sonra yazarım, on dakika sonra ararım diye diye kendini bir buçuk saat oyalamış olmasına inanmıyordu. Aklındaki düşünceler 'bu saatte uyanık mıdır, müsait midir?' gibisinden bir kaç soruda döngü içine girdi bu sefer.

Neden bu kadar gergindi, bilmiyordu. Alt tarafı bir mesaj yazacaktı. Daha doğrusu yazmak istiyordu. Ne yazacağını çok düşünmesine gerek yoktu aslında. Zaten ne yazarsa yazsın terslenecekti.

Ortaya attığı ve sarışını da bulaştırdığı yalanın, akşamına suçlu hissettireceğini düşünmemişti. Suçlu hissetmekten öte, Kadir'in vazgeçip kendisiyle görüşmeyi reddetmesi ihtimalinden çekiniyordu aslında. Fakat biliyordu ki, ilk o yazmadığı müddetçe asla Kadir'den haber alamazdı. Bırakın ona yazmasını, numarasını rehberine kaydettiğinden bile şüpheliydi.

Sıkıntıyla aldığı nefes beraberinde telefonu eline aldı. Sanki hiç o an gelmeyecekmiş gibi yavaş davranıyordu. Çok geçmeden parmakları tuşlarda gezinmeye başladı. Ağır hareketlerinin aksine mesajı yollarken bir an bile düşünmemiş ve saniyesinde gönder tuşuna basmıştı. Pişman olmasına saniyeler kala yeniden yazdığı mesaja baktı.


Nasılsın devrem? :)

Telefonu dehşetle yatağın bir ucuna atarken kocaman açtı gözlerini.
"Niye böyle salakça bir şey yazdım?"

Daha utandığı bir an hatırlamıyordu. Bir çok bok yemiş, bir çoğunda da yüzü bile kızarmamış olmasına rağmen şuan iliklerine kadar utanıyordu ve o an içinden geçen tek şey telefonu imha etmekti.
Kendini gerisin geriye yatağına bırakırken yüksek sesle ofladı. Gözlerini kapatmış zamanın geriye akmasını bekliyordu. Tabii, çok beklerdi.

"O kadar düşündüm. Yazdığım şeye bak..." diye sızlana sızlana olduğu yerde telefona doğru yuvarlanmaya başladı.

Eline yeniden aldı hayal kırıklığına sebep olan aleti. Herhangi bir cevap var mı diye kontrol ederken bir yandan da kalp atışlarını yatıştırmaya çalışıyordu. 'Yeni bir mesaj' bildirimini görür görmez hızla doğruldu ve odanın her bi köşesine ayak basacak şekilde dört dönmeye başladı.

"Rahatsız etme beni." yazmıştı yalnızca sarışın beden. Bir anlığına dumur olan delikanlının kaşları çatıldı. Hiç yoksa cevap veriyor, fikriyle çok düşünmeden serice yeniden tuşlarda gezdirdi parmaklarını.

Uyuyor muydun?

Yatağının ucuna oturdu. Kendi sabitlenmiş olsa da bacağının tekini istemsizce sallayıp duruyordu. Neden birden kriz psikolojisine girmişti bilmiyordu. Fakat sarışının yazmadığı her dakika kendisine iyice sabırsızlık olarak dönüyordu. Şayet görmezden geliniyorsa, bu onu bir hayli sinir ederdi. Yanağının içini dişleyerek, aval aval baktığı telefonda tam beş dakika kadar herhangi bir hareketlenme olmayınca dayanamadı ve yeniden yazdı.

Cevap ver yoksa arayacağım.

İçten içe kendisine tanıdığı birkaç dakikalık sürenin son gıdımlarında telefonu titredi. Nefesini tuttuğunun bile farkında olmadan baktığı ekranla tedirginliği az çok uçup gitmişti.

Beyaz Yakalı 《B×B》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin