Şirazesi kaymış bir adet Kadir ile baş etmek zordu. Önder onunla arabaya kadar sarmaş dolaş yürümüştü. Onu ayakta tutmakla uğraşmış, ayıltmak için suratına şişeyle su bile fırlatmıştı. Yine de sarışın bağıra çağıra söylediği şarkılarla cümbüş mekanların yanından geçerken fazla dikkat çekmişti. En son arabanın arka koltuğunda kafayı vurup uyuya kalmıştı. Tabii kafayı vurduğu yer genç adamın dizleri olduğundan sesini çıkarmamış, aksine rahat bir nefes vermişti Önder de.
Dizlerinde uyuyan sarışını izledi o uyanana kadar. Islak saçlarını okşadı. Onu ilk gördüğünden çok farklıydı Kadir. Daha uzundu saçları artık, bakışları daha yumuşaktı. Sahi, henüz bir mevsim devirmişlerdi. Daha başındalardı her şeyin. Yudum yudum varıyordu sarışına genç adam. Kadir de henüz sıyrılıyordu hayatındaki telaşın kollarından. Önlerindeki ilkbahara kadar tüm eksikleri oturtmayı planlıyordu Önder. Onunla yaşamayı istiyordu. Hayatının merkezine onu kondurmayı iple çekiyordu.
Böylesi hayallere dalmış bir halde kapalı göz kapaklarına bakadururken sarışının, birkaç damla düştü yan camına. Ön şöför camı hafif aralık kalmıştı, bir karış kadar. Oradan sızan yağmur kokusu üstlerine aktı. Hafif de serince esmişti rüzgar. Kadir gözlerini açtı sakince bütün hepsini hissetmiş gibi.
Genç adam onun mavileriyle doğrudan karşılaşınca ne diyeceğini bilemedi. Dizlerinde başını okşadığı adamın baygın bakışlarına karşı yutkunmaktan gayrı tepki veremedi.
"Yağmur başladı." Dedi dili damağı kurumuş halde.
"Evet." dedi Kadir ise doğrularak.
"Eve gitmem lazım."
"Hemen mi?"
Hayal kırıklığını sakladığı sesi yüzünden yan bir bakış aldı sarışından genç adam. Hafif de sırıtan bir kıvrılma vardı dudaklarında. Öpmek için yanıp kavrulduğu o dudaklarında...
Sarışın bir bir aklını okuyormuş gibi ona yaklaştı.
"Hemen değil."
Önder'in gözleri baygınca dudaklarına kaydı. Sarhoş bir halde uzandı yerini koruyan tebessüme. Onun yakıcı mavilerine ve baştan çıkaran cazibesine karşı fazla bile dayanmıştı kendince. Kadir de istekle karşıladı genç adamı. Elini ensesine attı saniyesinde, sarsıcı bir derinlikle buluştu dudakları. Fazlaca aldıkları nefeslere ve heyecanlı kıpırdanmalara karıştı ikisi de.
Genç adam iç bacağını okşayan ele ve çenesine doğru akan dudaklara karşı hazırlıksızdı. Çenesini sıyırıp geçen dil boynuna doğru inerken, midesini kıyım kıyım eden bir his hem kalbine hem de kasıklarına doğru bir sıcaklık yayıyordu. Az önce gözlerinde yakan sarışın, bu defa da dokunuşlarında yakıyordu onu.
Kemerini açan el ile birlikte dişlerini tenine batıran genç oğlan, Önder'i deli dehşet dağıtacak bir beklentiye soktu.
Dudakları beyaz gömleğinin sınırından itibaren anında aşağı kayınca bu beklenti karşılanmış oldu.
Sadece salt heyecanla bile semsert olmuştu Önder. Kadir'in sıcacık avucunda okşanan penisi, bizzat onun diliyle temasa geçince, tüm duyguları alt üst oldu. Bir eli hemen sarı saçlara karışırken, derinleşen nefeslerine yol açmak üzere dudakları aralandı. Sertliğini utanmazca ağzının içinde ıslatıyor ve tüm hassasiyetiyle oynuyordu sarışın. Buna dayanacak bir kalbe sahip olmadığını düşündü o an.
O kadar iyi biliyordu ki ne yapması gerektiğini Kadir, ona beceriksiz ya da acemi demek haksızlık olurdu. Saçlarını okşamaktan başka yapacak bir şey bırakmıyordu Önder'e
"Yalancı." dedi yoğun zevkin arasında genç adam.
"Hani yapmıyordun."
Onun ilk zamanki tavrından dem vurunca Kadir de duymamazlıktan gelemedi. Bir anlığına dudaklarını ilgilendiği yerden çekip konuştu.
