"Canın sıkkın gibi sabahtan beri." Dedi Önder yanında düşünceli düşünceli yürüyen bedene bakıp. Kadir dalgınlığından kurtulup bir anlığına başını çevirdi ve yeniden önüne döndü. Kaşlarını hafifçe çatıp başını iki yana salladı.
"Yo, hayır. Erken uyandık ya, ondan."Genç adam şüpheli bir bakış attı ona.
"Bu seninle ilk erken uyanışım değil."Başka bir şeyler olduğunu bilir gibi konuşmuştu. Sürekli sessiz kalırdı sarışın, ama artık Önder onun bu suskunluklarını ayırt edecek seviyedeydi.
"Önemli bir şey yok." Diyerek kestirip atıyordu Kadir ise ısrarla. Üstelemedi bu yüzden daha fazla. Sabahın bu vaktinde, tertemiz havada yaptıkları kısa yürüyüşün tadını çıkardı. Biraz uzağa, mahallenin dışına park etmişti arabasını. Dikkat çekmeme işini ciddiye alıyordu, zor duruma sokmaktan kaçınıyordu Kadir'i. O da zaten onun bu çabasını görüyordu. Bu yüzden ki, artık ansızın yanına gelişlerine sesini çıkarmıyordu. Şimdi de ona eşlik ediyordu yol boyunca. Kasvetli de olsa, dalgın da olsa yanında duruyordu.
Bazen Önder kıskanıyordu sarışını. Öyle birinden ya da bir şeyden değil. Doğrudan kafasının içindekilerden. Ne olduğunu bilmediği o işgalci düşüncelere imreniyordu. Zira belli ki o düşünceler, kendisinden çok yer kaplıyorlardı Kadir'in zihninde her daim. Bizzat yanında olduğu zamanlarda bile dikkatini dağıtabiliyorlardı. Onu sıkılırken görmek ise epey kızdırıyordu genç adamı. Omuzlarından tutup sarsmak istiyordu bedenini, kendine getirip 'sadece beni düşün' diye bencilce haykırası geliyordu.
Tabii bu utanç verici fikri dile getirmeyi bırak, kibirli benliğine konduramazdı bile.Kadir'in geldiği yoldan geri dönüp işe gideceği, Önder'in ise arabasına binip evine doğru yol alacağı o noktaya vardıklarında adımlarını durdurdular. Bakıştılar bir süre veda etmek için. Gözleriyle, tebessümleriyle öpüşüp sarıldılar adeta.
"Haberleşiriz akşama." Dedi Kadir.
"Tamam, konuşuruz." Diyerek olduğu yerde dikilmeye devam etti Önder ise. Çoktan arabasına binmesi gerekirken, bunu unutmuş gibi duruyordu. Olduğu yere çakılmış gibi karşısındaki bedene bakıyordu. Kadir ise onun gitmek için gönülsüz olduğunu fark edince iyice gülümsedi.
"Bakıyorum kopamıyorsun bi türlü benden."
Genç adam da büyükce güldü onunla beraber. İç çekti abartılı bir biçimde ve arabasının yanına birkaç adımda vardı hızlıca. Binmeden önce, kendi kendine konuşur gibi ama Kadir'in de duyabileceği şekilde hak verdi ona.
"Doğru söze ne denir."Arabası gözden kaybolana kadar kıpırdamadı Kadir. Arkasından silik bir tebessümle baktı öylece. Ardından gerisin geriye dönmek üzere bedenini tersine döndürdü. Atmak üzere olduğu adım ise önünde duran bedenle bıçak gibi kesildi. Refleksif olarak irkilmişti. Özellikle de bu kişinin kız kardeşi Reyhan olduğunu görünce daha da dehşete düştü. Kaşları keskince çatıldı.
"Ne işin var burada?" Diye sordu sert bir sesle.
"Okulum bu yönde ya hani..." dedi genç kız ise sakinliğini bozmadan.
"O kadar yavaş yürüyordunuz ki arkanızdan çıkmama rağmen size yetiştim."Başını salladı kontrollü bir ifadeyle Kadir. Şüphesini de bırakmıyordu bir kenara. Ne zamandır arkalarından geldiğini bilemediği için geriliyordu haliyle. Reyhan onun bütün bu endişe parçalarını yüzünden okuyormuş gibi anlayışla baktı abisine.
"O adamla mı berabersin?"
Öngörülemez bir merakla değil de, zaten biliyor ama emin olmak için soruyormuş gibiydi. İşte o an karmaşık mavi bir çift gözle karşı karşıya geldi doğrudan. Şaşkınlık ve tedirginlik baş göstermişti genç oğlanın bütün uzuvlarında. Öfkeli bir tavırda anlamazdan gelmek için ağzını açmıştı ki, karşındaki kız onun lafa girmesine bile müsaade etmedi.
"Öyle bakmana gerek yok. Zaten beni ilgilendirmez, yine de hayırlı olsun demeden duramazdım."
Reyhan samimi gülümsemesini sergileyince, Kadir biraz da olsa rahatladı. Ne demesi gerektiğini bilemediğinden etrafına bakındı. İnkar edebileceği bir durum da söz konusu değildi artık neticede. Bu kadar yakınından birinin ilişkisinden, yöneliminden haberdar olması bir ilkti. O yüzden biraz çekinceli, biraz da heyecanlıydı.
"Kimseye söylemek yok." Dedi anlaşmaya varır gibi. Reyhan'ın da zaten böyle bir planı yoktu. O yalnızca abisine yanında olduğunu göstermeye çalışıyordu. Kadir bunu görüyordu görmesine, fakat saniyeler öncesinde eli ayağına dolaştığı için bunun etkisiyle bir teşekkür bile edemiyordu.
Sırrını saklayacağına dair tatlı bir gülücükle, dudağına görünmez bir fermuar çekti Reyhan. Omuzlarındaki çantasının kenarlarından sıkı sıkı tutup,
"Neyse, geç kalıyorum." Dedi. Sarışın bedenin yanından geçip gitmeden önce ise eğlendiğini belli eden bir sesle konuştu.
"Enişteye selamımı söylersin."