《XX》

1.3K 102 18
                                    

Kışın zor dönemleri kapıdaydı. Sert soğuklar yaklaşırken, mahalleli buna hazırlık mahiyetinde çoktan sobaları kurmuş, kömür ve odun derdine düşmüştü. Kadir de evlerinin önünde odun kırmakla meşguldü. Balta darbeleriyle küçük parçalara ayırdığı odunlar akşam çöktüğünde ancak bitmişti. İş bitmişti, fakat o da bitmişti. Normalde Fatih'in yardımıyla yaparlardı her sene bunu. Fakat bu sefer yalnız olduğundan cılkı çıkmıştı haliyle.

Yorgun nefeslerle baltayı bıraktı ve doğruldu. Önünde birikmiş yığını daha kömürlüğe taşıyacaktı. Tekrar harekete geçmeden önce bıkkınca izledi bir süre çıkardığı işi. Bomboş zihni, arkasından kulağına doğru yaklaşan bedenle sekteye uğradı.

"Yardım lazım mı?"

Dönüp gelen kişiye baktı sakince Kadir.  Sesinden zaten tanıdığı adamın burada oluşunu olağan bakışlarla karşılamıştı. Zaten öyle yorulmuştu ki, şaşıracak ya da öyle şaşalı tepkiler gösterecek mecali bile yoktu.

"Öncellikle... Niye buradasın?" Dedi önce sorgular gibi. Sonra fırça atmak üzere işaret parmağını ona doğrulttu.
"Hadi buradasın, bu nasıl zamanlama?.. Özellikle bitmesini mi bekledin gelmek için?"

Yeni fark etmiş gibi genç adamın kıyafetlerinde gezdirdi bakışlarını.
"Son olarak..." dedi havadaki parmağıyla Önder'in üzerindeki eşofman takımını işaret ederek.
"Bu hal ne?"

Kadir onun bu garip, lacivert rengindeki takımlarıyla yarattığı serseri izlenimine anlam verememişti. Genç adamsa kendiyle gurur duyar bir havada cevapladı onun merakını.

"Kızıyordun ya dikkat çekiyorsun diye. Kamufle oldum o yüzden."

Kaşlarını 'öyle mi' der gibi kaldırdı Kadir. Onu alaya alan bir ifade hakimdi yüzünde.
"Bi kot, tişört giysen de olurdu. Kekolara benzemen biraz ekstra olmuş."

Kıkırdar gibi güldü ikisi de. Kadir itiraf etmese de hoşuna gitmişti genç adamın bu saçma görüntüsü. Onu farklı hallerde görmeyi seviyordu.

"Neyse," dedi sarışın onun bu halinden faydalanmayı aklına koymuşken.
"Hazır böyle giyinmişken şunları taşımama yardım et."

Yarım bıraktığı işi bitirmek üzere harekete geçti Kadir. Üst üste yığdığı odunlardan bir kısmını kucaklayarak kömürlüğe götürmeye başladı. Önder ise arkasından aynısını yaparak ona uysal bir şekilde gocunmadan yardım etti. İkisi sessiz bir iş birliği içinde yığınları bitirince  yorgunlukla soludular.

"Tamam şimdi gidebilirsin." dedi Kadir beklenmedik bir anda. İnsanı dumura uğratacak bir ciddiyetle söylemiş olması, gülmekle şaşırmak arasında bıraktı Önder'i.
"Ne?"

Sarışın beden 'yapacak bir şey yok' der gibi kullandı mimiklerini.
"Zamansız geldin. Evdekilder yemek için beni bekliyor, duş alacağım daha."

Önder hafif durgun baktı ona. Alınmış bir izlenim veriyordu, elbette bu ifadeleri biraz abartarak onu ikna etmek için kullanıyordu. Biri duymasın diye daha da yanaştı sarışına doğru. Lütfeder gibi konuştu ardından.
"Seni özledim de geldim. Yarım saat vakit ayıramaz mısın?"

Kadir'de akan suları durduracak kadar buğulu çıkmıştı sesi. Derin bir iç çekip düşündü genç oğlan. Alternatif bir çözüm yolu arayadururken, annesi kafasını pencereden uzatıp ona doğru seslendi.

"Kadir, bitmedi mi hala?"

"Bitti anne, bitti." Dedi Kadir sakince. O pencereye bakmaya gerek duymasa bile, Önder merakla kafasını sesin geldiği yöne çevirmişti. Kadir'in annesini görme fikri onu heyecanlandırmıştı. Yine de karanlık ve parmaklıklardan dolayı çok da ayrıntılı göremiyordu.

Beyaz Yakalı 《B×B》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin