Mahallenin onlarca ferdi katılmıştı cenazeye. Bu sıradan bir ölüm değildi zira. Herkesin vicdanını dürtecek sıradaşılıktaydı. Birçok insanın aklını dürten bir soru vardı; neden? Neden yapmıştı bunu?..
En çok ise Kadir'i yiyip bitiriyordu bu sorular. Hayatında, bundan daha çok hiçbir şey koyamaz artık bana, dediği ne olduysa daha beteri takip ediyordu ardını.
Ölüm haberini aldığı geceki takım elbise üzerindeydi. Necati'nin naaşı taşınmış ve gömülmuştü. Cenaze namazı bitmişti, insanlar dağılıyordu. Kadir ise herkesten izole bir köşeye çekilmişti. Bir sigara yakmıştı. Ne kadar oluyordu içmeyeli kim bilir. Fakat bu şimdiye kadar içtiklerinin en acısıydı. İlk sigarasını nasıl yaktığını en iyi o biliyordu. Dumanının boğazını nasıl yaktığını, nefesini nasıl kestiğini, nasıl öksürdüğünü dün gibi hatırlıyordu.
Daha beterdi boğazındaki sızı artık. Ciğerlerine kadar uzanıyordu yakıcı his. Öksürmekten öte, kusacak gibi hissediyordu.Aniden ortadan kaybolduğu için onu dakikalardır arayan Önder geldi yanına.
Sigara içtiği görünce, önce bir şaşırdı, sonraysa kendi de çıkardı bir tane yaktı.
Konuşmadan anlaştılar. Zira Kadir'in teselliden çok sessizliğe ihtiyacı olduğunu biliyordu. Onu yalnız bırakmıyordu, ama kalabalık da etmiyordu. Kadir için bu yeterliydi.Sigaraları bitince ikisi de yürümeye başladı. Yan yana uzaklaştılar, terk ettiler kahır dolu mahalleyi. Dolaştılar uzun uzun, akşam çökene kadar. Ardından oturup bir yerde içmeye başladılar. İyice çakır oldular. Kadir o andan itibaren dökülmeye başladı.
"Biliyor musun?" Dedi.
"Ben de onun yaşlarında ölmeyi düşündüm."Önder dumur olmuş bir şekilde baktı sarışına.
"Hem de defalarca."
"Nasıl?.. Neden?" Diyebildi Önder. Kadir ise anlatmaya başladı.
"Babam ve eniştem bir şirket kurmuşlardı. Daha çok yeniydi her şey ama iyiye gidiyordu, durumlar düzeliyordu. 14, 15 yaşındaydım. Sonra babam o malum kazayı yaptı. Her şey alt üst oldu. Eniştem ve Teyzem arka çıkmak yerine kaçtılar. Babamı ortaklıktan çıkardılar. Payını vermediler, kazık attılar. Arayıp sormadılar bile."
Önündeki dolu bardağı kafasına dikti ara verip. Önder pür dikkat onu dinliyordu. Kaşları çatıktı hafifçe.
"Ben sanayide çalışmaya başladım. Okulu bıraktım. Annem de hamile haliyle bir yandan evlere temizliğe gidiyordu. Bir şekilde çekip çevirmeye başladık evi."
Bardağını yeniden doldurdu. Gözleri kısılmıştı. Hafifçe güldü.
"Hiç unutmuyorum. Dükkanın sahibi evli barklı bir adamdı. Bana işi öğretiyordu. Çoğu zaman da sinirini çıkarmak için kullanıyordu. Anlamsız sebeplerden dolayı feci dayaklar yiyordum. Öyle ki, evde tişörtümü annemin babamın yanında çıkaramazdım. Her yanım çürük çarık."
Doldurduğu bardağı içti yeniden. Dibini gördü. Hızlı gidiyordu. Önder engel olmalı mıydı, bilmiyordu.
"Uzun bir zaman böyle devam etti, bazen haddini aştı. Hastanelik oldum. Kimseye de diyemedim, ekmek paramı o veriyordu sonuçta." Dedi kırılan sesiyle.
Dalgın bir şekilde baktı elindeki boş bardağa. Gözünde canlanıyordu her ayrıntı, atlıyordu onları Kadir.
"Neyse işte... o zamanlar istiyordum ölmeyi. Bakmam gereken bir ailem vardı tabii. Bana engel olan şey de buydu. Yalnız değildim. Gerçi yalnız olsam kaç yazardı. Böyle hayat mı olur amına koyayım? Ölseydim daha iyiydi!"
Konuşmaları çalkalanıyordu. Sadece konuşmaları da değil, elini kolunu nereye koyacağını da şaşırıyordu. Elindeki bardağı düşürmüştü o yüzden. Kırılan bardağı boşverip Önder'in boş bardağını çekti önüne. Tam o bardağı da dolduracaktı ki, genç adam şişeyi aldı elinden.
"Yeter bu kadar. Çok içtin zaten."Gittikçe kendini kaybediyordu zira. Komaya girmesinden korkuyordu Önder. Garsona hesap işareti yaptı hızlıca.
"Eve gidelim." Dedi toparlanırken.
"İstemiyorum!"
Kadir'in yüksek sesi mekanı inletiyordu. Önder derin bir nefes aldı. Gelen hesabı ödedi ve yerinden kalktı.
"Lütfen Kadir." Dedi Kadir'i de kolundan tutup kaldırmaya çalışırken. Kadir kolunu çekmeye çalıştı. Kulağına doğru yaklaşıp fısıldayarak yalvardı bu sefer genç adam.
"Hadi sevgilim. Lütfen, gidip dinlenelim."
Kadi bu sefer direnmedi. Onu tutan bedene yardımcı olup kalktı ve onun desteği eşliğinde caddeye kadar yürüdüler. Önder boş bir taksi durdurdu, önce Kadir'i bindirdi sonra da kendi bindi.
Kendi evine götürüyordu onu. Zira ailesi onu böyle dağılmış görmemeliydi.Yarı uyku halinde mırıldandı birkaç kez sarışın.
"Gitmek istiyorum." Dedi belli belirsiz. Tebessüm etti Önder ona bakıp."Gidiyoruz zaten."
"Öyle değil." Dedi bu sefer sarışın daha net bir sesle. Gözleri kapalıydı. Gözünün kıyısında küçük bir ıslaklık vardı.
"Çok uzağa."