¡!+18!¡
Önder'e en mutlu olduğu an, saat, ya da dakikayı sorsalar... şüphesiz bu geceden, yanındaki sarışınla içerisinde bulunduğu ön sevişme esnasından bir şeyler şeçip söylerdi. Yolları aşmış, köprülerı yıkmış ve zamanın içinden geçmiş bir kayboluştalardı sanki. Her şey harika, mükemmel misali, ya da birazdan öleceklermiş gibi... İşte tam böyleydi öpüşmelerinin seyir özeti.
Yatakta boylu boyunca yatan sarışının üstünde, dakikalardır dudaklarını kendine ayırmış onu öpen genç adam kendinden de kayıptı. Hele de Kadir'i böylesi teslim görürken, ellerini onun vücudunda en arsız haliyle gezdirmekten utanmıyordu. Engel olamayacağı dürtülerle anlaşmaya oturuyordu. Altındaki bedeni zevkten ağlatmamak için zor duruyordu.
Teselli bulmaya çalıştığı içkiler yüzünden hafiften esrik bir havadaydı. Aklı bedenine ağır geliyordu. Ayılmış sayılırdı gerçi, yine de Kadir'in gelişiyle başka türlü bir sersemlik almıştı yerini.
Artık sadece, "Kafan mı güzel?" Diye soran sarışına,
"Senin kadar değil." diyecek kadardı sarhoşluğu.Yatak odasına, en mahrem alanı içine zevkle dahil olmuş bedenin kıyafetlerini bir bir çıkardı genç adam. Öldüren ama gerekli olan bir yavaşlıkta...
Gökyüzüyle iç içe oldukları bu gecede, yeni bir renk keşfetmiş gibi baktı, dokundu sarışına.
Pahalı bir sanat eserini inceler gibi keşfetti vücudunu. Bacaklarını sıyıran parmakları önce baksırı üzerinden, sonra da içinden işgal etti onu.Daha öncekiler gibi, kaçak köşek, alel acele hareketler yoktu. Bugün Önder ve onun en saf ama arzulu duyguları vardı. Ayrıyetten bu ayrıcalıklı halin farkında, ne olacağının merakında her şeyin tadını çıkaran Kadir de işin içindeydi. Onun uysallığı genç adama güçlü bir cesaret bahşediyordu. Bunlardan Kadir de etkileniyordu haliyle. Bir şeylerin farklı olduğundan o da emindi keza. Boynunu öpen adamın tenine batan sakalları, her zamankinden daha keskin kokan teni, boğuk sesi, ağır nefesleri, sert erkekliği... Kadir'i kendinden geçirmeye yetecek fazlalıktaydı hepsi. Bugün üstün gelesi bile yoktu, yerlerini değiştiresi ya da. Bir uyuşma hali, baksırının içinden onu okşayan eli sonuna dek hissetme arzusu dolanıyordu zihninde yalnızca.
Gözleri kapanıyor, sonra açılıyordu sık sık. Sanki uyuyacakmış ama her an da titremelere boğulabilirmiş gibi bir zevk içerisindeydi. Genç adam yarı çıplak haline rağmen, sarışının üzerindeki son parçayı da çıkarmaktan çekinmedi. Kaşla göz arasında bacakları arasına girdi ve üzerine eğilip dudakları hizasından öpmeye başladı onu. Çenesine, göğüs ve karnına, oradan da kasıklarına kadar indirdi dil ve dudak darbelerini.
Ağzına aldı sarışının sertliğini. Kadir'in ufaktan sesli nefesleri de kendini göstermeye başlamıştı. Önder, göz ucuyla baktı ona. Dirseklerinin üzerinde doğrulmuş, kendisine doğru bakan bedenin aralık dudakları ıslak ve kırmızı, açık teni alev alev yanan bir allıktaydı. Yarım bakan mavileri de zevkten tutuşurken genç adam iyice şevke geldi. Belinin iki yanından tuttuğu bedenin kalçasını biraz daha yukarı kaldırarak, Kadir'in sırtını tamamen yatağa düşürdü. Daha köklerde dolaştırdı dudaklarını, hayalarını da işin içine katarak daha yoğun bir ıslaklığa mahkum etti genç oğlanı. Kadir kendinden geçmiş mırıldanmalara boğuldu. Kafasını kaldırıp bakacak durumda bile değildi.
Sonra daha fena yerlere değdi Önder'in ağzı. Kadir'i mahvedecek bir yere. Sarışın deliğinin yakınındaki ıslaklığı hissedince kasıldı ve dehşete düştü.
"Hayır!"
Kesik çıkan sesi yetmemiş, engel olmak için doğrulmaya çalışmıştı. Fakat beline dolanmış parmaklar bunu yapmasını engelliyordu. Ardından o parmaklardan bazıları Kadir'in tükürükle kaplanmış yerlerine sürtündü. Sarışın hassasiyetle kıpırdandı.