18. Bölüm bildirimi gelmediyse bir geriye dönüp bakın derim.
Atmadan önce göz attım ancak bölümde herhangi bir yazım hatası varsa şimdiden özür dilerim.
İyi okumaklar💖
Koç - Bölüm On Dokuz : '...gözleri mavinin en güzel tonu olan adam...'
Dünyanın en ciddi şeyini yapıyormuşçasına baktığım fincan yüzünden bakışlar bendeydi. Armağan'ın falına bakmış ve bir şeyler söylemiştim. Falında A ve Y harfleri görmüş, hatta çok şaşırmıştım. Ama Ayaz 'Harf alabilir miyim Memed Ali Beey?' moduna girdiği için harfleri söylememiş ve Armağan'a sonra, özel olarak söyleyeceğimi söylemiştim. Bu Ayaz ile aramda savaş başlatmıştı ama bebeğim, yani Özgür, araya girdiği için Ayaz susmak zorunda kalmıştı. Aslında tam araya girmekte değildi, tek bakışı ile onu susturmuştu.
Beni de kendine düşürmüştü.
Neyse konumuz Özgür değildi.
Daha sonra zorla Oğuz'un falına bakmıştım. Ama Oğuz dalga geçerek beni sinirlendirdiği için kafasına vurmuştum. O saçımı çekmişti. Ben bacağına tekme atınca, Özgür sandalyemden tutarak beni kendi yanına çekmişti. Yani ille gel aşık ol diyordu.
Şimdi ise elimde Ayaz'ın falı vardı. Telveler çok net bir şekilde aşkı, başarıyı ve şansı gösteriyordu. Ama ben tabi ki bunları Ayaz'a demeyecektim. Birazcık sinir bozmanın zararı olmazdı bence.
"Ayaz." dedim sahte bir ciddiyetle. Ayaz oldukça ciddi duruyordu. Bu kadar ciddiye alması eğlencemin büyük olacağının en büyük kanıtıydı. "Ölüyor muyum?" dedi ciddi bir şekilde. Armağan onun kafasına vurunca göz devirdim. Çok iyi çiftti cidden. "Uzun bir yol var." dedim sanki fincanın içine dikkatle bakarken. Özgür kafasını kafama yaklaştırınca nefesim kesildi bir anda. O dikkatle fincanın içine bakarken, tüm dikkatim dağılmıştı. "Hani?" dedi merakla. Oğuz kolumu sıkınca nefes aldım ve kendime geldim.
Bu adam bana zarardı.
Bir gün ölecektim sayesinde.
"Koç dikkatimi dağıtıyorsun." diyerek fincanı ondan çekip geri çekildim. Güldü ve geri çekildi. Gözleri hala üzerimdeydi ama. Yanaklarıma sıcak basarken, kızardığım için kendi kendime küfür ettim. Gerek var mıydı kızarmaya?
"Çok uzağa gideceksin, kıta değiştiriyorsun resmen." dedim sahte şaşkınlığımla. Ayaz'ın gözleri kocaman oldu. "İstediğim şey peki?" dedi kedi gibi çıkan sesiyle. İç çektim üzgünce. Dudaklarım büzüldü. "Oluru yok be gülüm. Ay ve güneş kavuşursa bir gün, olur belki. Bir ihtimal yani." dedim yavaşça. Çocuk gibi dudakları büzülürken, diğerleri bize gözlerini kısmış bakıyordu. "Neymiş o?" dedi Armağan merakla. Ben sinsice gülümserken, Ayaz'ın kaşları çatıldı. "Ayaz..." diyerek hızlıca atlayacaktım ki telefonunu bana fırlattı. Korku ile kafamı Özgür'e yaklaştırırken, Özgür'ün telefonu tutması ile şaşırmamıştım. Oda sevdiceğine zarar gelmesini istemiyordu tabi.
"Kandırma çocuğu." diye bir ses geldi o anda. İrkilerek oraya baktım. Tepemde bir abla dikilmiş, elimdeki fincana bakıyordu. Abla fincanı alıp hızlıca göz attı. "İstediğin şey en yakın zamanda olacak, ama senin harekete geçmen lazım." diyerek Ayaz'a göz kırptı. Ayaz çocuksu bir heyecanla gülümserken, ablaya memnuniyetsiz bakışlar atıyordum. Abla bana döndü ve gözlerini kıstı. Fincanı bıraktı ve birden boşta kalan elimi alıp hızlıca baktı. İrkilerek elimi çekmeye çalışsamda kadın bırakmadı. Hepimiz şaşkınca ona bakıyorduk. "Sen aşıksın." dedi bana pat diye. Yanaklarım hızlıca kızarırken, Armağan ve Oğuz güler gibi ses çıkardı. Elimi yeniden çekmeye çalıştım. Abla elimi bıraktı ve sinsice gülümsedi. "Yakında değil mi çocuk?" derken bakışları Özgür'e dönmüştü. Ama bu çok kısa sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇ
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek lan liked?" diyerek bildirimin üzerine tıkladım ve attığım tweetin açılmasını bekledim. Haftalar önce 'Yılmaz Çalhan bay amcacığım siz ve o...