Herkese selam!
Aradan geçen uzun zamana rağmen burada olmak hala çok güzel. Burada yazmayı, burada sizinle olmayı çok özlemişim.
Uzun zamandır aklımda olan ve aslında çok önceden yazmam gereken bir özel bölümle geldim size. Bu son bölüm bu olur, hiç bilmiyorum. Ama yine uzun süredir burada olmayacağımı biliyorum. Bu zamanda, sizi profilimdeki diğer kitaplara bekliyorum. Onları da seveceğinizi düşünüyorum.
Koç'un her bölümünde yanımdaydınız. Diğer kitaplarımda da yanımda olmanız beni çok mutlu eder. Ayrıca, sanırım, daha güçlü hissederim ve yazmak için daha çok sebebim olur.
Şimdilik gidiyorum, bölüm sonunda görüşmek üzere.
İyi okumalar!
Koç - Özel Bölüm
'Anı yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır.' demiş Andre Gide. Bu yüzden anılarımı hep yazmıştım. En mutlu olanları, çok üzüldüklerimi, tekrar tekrar yaşamak istediklerimi ve asla hatırlamak dahi istemediklerimi... Elimde tuttuğum defter, bir günlükten ziyade anılarımın olduğu bir defterdi o yüzden. Yaşadığım o zamanları hatırlatacak ufak tefek hatıralar ile kocaman bir anı defteri.
"Seni affetmem bu kadar kolay olmamalıydı aslında." diyerek mırıldandım gözlerimi defterden çekmezken. Havaalanında bir köşede oturmuş, birkaç saat sonra kalkacak uçağımızın zamanının gelmesini bekliyorduk. Sırtımı Özgür'ün göğsüne yaslamıştım. O ise asla bırakmak istemiyormuşçasına sıkıca sarmıştı beni. "O manken, Elif..." diye konuştum kısıkça. Birkaç sene öncesinde yaşadığımız şeyleri okumak o anlara yeniden döndürmüştü beni. Daha dün yaşanmış gibi hissettiğim şeyleri yeniden kalbimin en derinlerde hissetmiştim. Özgür Çalhan, ilk günkü gibi kalbimin hızlıca atmasına sebep olmuştu. Her zamanki gibi... "Özellikle Elif. Kalbimin ne kadar kırıldığına dair bir fikrin var mı Çalhan?"
Özgür bedenini bedenimden çekerken, yüzündeki korku dolu ifadesi ile bana baktı. "Sevgilim..." dedi kısık çıkan sesiyle. Gözlerimi kısmış, sahte bir sinirle bakıyordum ona. Geçmişi yeniden ısıtıp önüne koyacak değildim, sadece beklerken Özgür ile biraz eğlenmek istemiştim. "Başkası olsa seni bu kadar kolay affetmezdi." dedim başımı iki yana sallarken. "Hiç tam bir adım atmadın bana, adımların hep havada kaldı. Hep ilk ben geldim sana, hep en çok üzülen de ben oldum." diye devam ettim. Aslında söylediğim her şey gerçekti. Ama ben şuan bunları umursamayacak kadar çok aşıktım. Tabi benim aşkımın yanı sıra harika giden bir ilişkimiz ve karşımda dünyanın en aşık adamı gibi davranan bir Özgür Çalhan vardı. "Hislerimin ne olduğunu bilmiyordum ki, nasıl davranmam gerektiğini." diyerek hızlıca kendini açıklamaya çalıştı Özgür. Gözlerindeki kaybetme korkusu gittikçe büyürken, oynadığım oyundan anında pişman oldum. "Ama şimdi kendimden de aşkımdan da çok eminim." diyerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Mavileri, yeşil gözlerimin içine dikkatle bakıyordu. "Seni çok seviyorum, kendimden bile daha çok. Her şeyden çok. Sen olmasan yapamazmışım, bu kadar güçlü olamazmışım gibi geliyor. Eksik olurmuşum gibi."
Dudaklarım kıvrılırken, eğilip dudaklarının üzerine minik bir öpücük kondurdum. Kollarım onun bedenine sıkıca sarıldı. Kokusu burnuma dolarken, aşık olduğum kokuyu derince soludum. "Biliyorum Çalhan." dedim sakin bir sesle. "Sadece seninle eğlenmek istemiştim." diyerek devam ettim masum çıkmasını umduğum bir sesle. Kendimi Özgür'den uzaklaştırdım ve sol elimi yanağına yerleştirdim. "Korkuttum mu seni?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇ
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek lan liked?" diyerek bildirimin üzerine tıkladım ve attığım tweetin açılmasını bekledim. Haftalar önce 'Yılmaz Çalhan bay amcacığım siz ve o...