Herkese selam💃 Nasılsınız? Ben yorgunum... Bu sefer salı erken geldi sanırım.
Çok güzel, umarım sizde seversiniz, bir bölüm ile geldim size. Şimdiden iyi okumalar. Bölüm sonunda görüşmek üzere💖
Koç - Bölüm Otuz Dört : En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever
Cuma - Derbi Günü
"Yaşayan tüm aşıklar, bir şekilde mutsuzluğa mahkum. Bu mutsuzluk bazen kısa süreli oluyor, bazen de aşkı bitirecek kadar uzun." dedi Asrın abi elindeki kitabı kitaplığa yerleştirirken. "Asıl marifet bu mutsuzluğu kısa tutmak o zaman?" dedim mırıldanma gibi çıkan sesimle. Elimdeki beyzbol sopasına garip bakışlar atarken. Bunun, Asrın abinin evinde ne işi vardı?
"Aynen öyle." diyerek bana döndü ve gözlerini kıstı. Beyzbol sopasını kitaplığın kenarına bıraktım. "Siz bunu başarabilir misiniz?" dediğinde gözlerim kısıldı. Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Özgür ve ben, biz olmuştuk değil mi?
Baya baya hemde.
Hangi ara olmuştu bilmiyorum ama, harbiden olmuştu.
"Vera!" diyen Asrın abimin sesiyle irkildim. "Ha." dedim yüzümden gülümsemeyi silerken. "Bunları konuşmak için erken değil mi? Yani ne bileyim." diyerek mırıldandım. Güldü Asrın abim. "Başarabiliriz diyen herkes, genellikle ilk aydan ayrılıyor. Aferin sana." diyerek göz kırptığında gülümsedim. Gözüm yeni astığımız saate kayarken, Kartal'ın gelmesine az kaldığını fark ettim.
"Maça gelmek istemediğinden emin misin? Bilet bulabiliriz." dedim telefonumu cebime katarken. "Eminim. Sen eğlenmene bak." dediğinde kafa salladım ve yanına gidip yanaklarını öptüm. "Her şeyi kendin halletmeye çalışma, yerleşecek çok şey var. Hallederiz yarın." dedim hızlı hızlı. Dün akşamdan beri ev yerleştirmeye çalışıyorduk. Ama hala bitmemişti. "Tamam." dedi uzatarak. Kıkrdadım ve ona veda ederek evden çıktım. Bizim binaya giderken oldukça hızlı olmaya çalışıyordum.
After partide, bol bol dans etmiştik. Hatta bir ara o kadar yorulmuştum ki, Özgür beni kucağına almayı teklif etmişti. Ben ise utanıp reddetmiştim. Sonraki gün ise akşama kadar dinlenmiştim. Akşam ise Asrın abinin bizim sitede tuttuğu evi yerleştirmeye çalışmıştık.
Kartal dün ufak bir sakatlık geçirdiği için maçın kadrosuna alınmamıştı. Haberleri görünce korkudan kalp krizi geçirecek olsamda, Kartal ciddi bir şey olmadığını söylemişti. Bu sefer maçı onunla, tribünde izleyecektim. Beni almaya geleceğini söylemişti, itiraz etsem de kabul etmemişti.
Eve gelince evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek ayakkabılarımı fırlatarak çıkardım ve odama koştum. Giyeceğim kıyafetleri hazırladıktan sonra koşarak banyoya attım kendimi. Banyodan çıkınca koşarak odama eçtim ve kıyafetlerimi giydim. Koyu renk, yüksel bel bol paça pantolondu. Dizlerinde yırtık vardı. Üzerine siyah, fazla kalın olmayan sweatshirtimi ve onun da üzerinde arkasında Özgür Çalhan yazılı iç saha formamı giydim. Makyaj masama oturup hızlıca saçlarımı kuruttum ve ikili mısır örgüsü yaptım. Rimel ve hafif kırmızı, çilekli parlatıcımı sürdükten sonra makyaj masamdan kalktım.
Telefonuma bildirim gelince, hızlıca açıp baktım. Kartal, beş dakikaya geleceğini söylemişti. Komodinimin üzerindeki kredi kartımı ve yatağın üzerindeki deri ceketimi alıp koşarak odadan çıktım. Kapının önündeki siyah postallarımı giydikten sonra hızlıca evden çıktım.
Bugün içimde ayrı bir mutluluk vardı. Sabah büyük bir enerji ile kalkmıştım. Asrın abimin bana çok güzel bir kahvaltı hazırlaması ise enerjimi daha da yükseltmişti. Kalbim durduk yere hızlı hızlı atıyor, durduk yere gülümsüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇ
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek lan liked?" diyerek bildirimin üzerine tıkladım ve attığım tweetin açılmasını bekledim. Haftalar önce 'Yılmaz Çalhan bay amcacığım siz ve o...