Herkese merhaba diyor ve şükür kavuşturana diyerek devam ediyorum.
Günler resmen geçmek bilmedi.
Ama sonunda buradayım ve sizde buradasınız.
Uzatmadan, hepinize iyi okumalar💖Koç - Bölüm Yirmi Beş : Sevmek ya da sevdirmek?
"Ulan dünyayı aldım resmen." dedim elimdeki poşetler ile, yorgunluktan olduğum yere çökmemek için mücadele ederken. Günlerden pazartesiydi. Okulu ekmiş, annemi de ayartmış ve düğün için alışverişe çıkmıştım. Alışveriş merkezi açılır açılmaz içeri girmiş, şimdi ise saat çoktan altı olmuştu. Alışverişe gideceğimden Armağan'ın haberi vardı. Birkaç butik bile önermişti.
Sabah yediğim tosttan başka bir şey yememiş olsam da, zaten ablamlara düğün hediyesini aldıktan sonra eve dönecektim. Son kez elimdeki poşetleri kaldırdım ve adımlarımı bir kuyumcu çakması yere doğru sürükledim. İçeri girdiğimde adamların bakışları bana döndü. Yorgunlukla gülümseyip poşetleri bıraktım ve kendimi koltuğa attım. Elbiselerimin eve gelecek olmasına rağmen, ayakkabıdır falandır filadır derken dünya kadar şey olmuştu. "Kol düğmesi yaptırmak istiyordum." dediğimde adam şaşkınca kafa salladı.
Geçen bir saatin ardından Efe abimin kol düğmelerinin nasıl olacağını adamla konuşmuş, ablama ve ona ayrı ayrı altın almış, ayrıca ablama güzel bir kolye almıştım. Bunları kendi param ile almıştım ve sürpriz olacaktı.
Adam aldıklarımı paketlerken, kol düğmelerinin evime geleceği gün hakkında konuşmuştuk. Önüme kattıkları suyu yudumlarken, telefonum çaldı. "Efendim?" dedim kimin aradığına bakmadan. Sesimdeki yorgunluk kendini net bir şekilde belli ediyordu. "İyi misin sen lan?" dedi telefonun ucundaki Kartal. Meraklı ses tonundan, kaşlarının havalandığını tahmin edebiliyordum. "Yorgunum..." diyerek mızmızlandım. "Düğün alışverişi falan."
"Gelinin kız kardeşi olmak diyorsun?" dedi eğlenerek. İç çektim. "Tam olarak öyle diyorum. Sen nasılsın?" dedim elimdeki suyu masaya bırakarak. "İyiyim iyi. Özgür'e gidiyorum." dediğinde gülümsedim. "Sende gel." diyerek devam ettiğinde gözlerim irice açıldı. "Ölmem için mi?" dedim bedenimi ele geçiren heyecan ile. Kartal telefonun ucundan güldü. "Olmaz bir şey. Alayım mı seni?"
"İşim bitmedi ki. Ayrıca çok yorgunum. Takılın siz." dediğimde itiraz etti Kartal. Adamın paketleme işi bitince, onları çantama kattım. Bir yandan da Kartal'ı ikna etmeye çalışıyordum. Kartal'ı sonunda ikna edip, telefonu çantama attım. Poşetleri yeniden yüklendikten sonra aceleci adımlar ile alışveriş merkezini terk ettim.
Eve geldiğimde ablama görünmeden her şeyi odama götürüp yatağımın altına attım. Ardından duş alıp pijamalarımı giydim ve mutfağa gittim. Annem ve babam sofrayı kuruyordu. Hepimizin evde olduğu günlerden birindeydik anlaşılan. Sandalyeye oturup yayıldım. Babamın çatık kaşları beni buldu o anda. "Profil fotoğrafın nerede Vera?" dedi kısık ve sorgulayıcı sesiyle. "Ne profil..." devam edecekken gözlerim büyüdü. Cuma günü babamı engellemiş ve engeli kaldırmayı unutmuştum. "He kaldırdım ben onu." dedim U dönüşü yaparak. Annem salata tabağını masaya bıraktı. "Bende gözüküyor." dediğinde elimi alnıma vurmamak için zor tuttum. "Tuhaf." dedim anlamamış gibi.
"Engelledin değil mi beni?" dedi babam Bihter Yöreoğlu'ndan farksız bir şekilde. Birazdan 'beni beni Bihter'ini' diyecek gibiydi. "Engelledim tabi. Elin oğlu için neler yaptın bana." diyerek çirkefleştim. Gözlerini devirdi babam. "Hak ettin." dediğinde ofladım. Bu adam kinciydi gerçekten. Özgür bile onu hatırlamama bu kadar takılmamıştı. Yani, sanırım. "Benim aklıma başka bir şey takıldı." dedi annem yemeği karıştırırken. Bakışlarımız onu buldu. "Vera; babansız isteyerek maç izliyorsun, gidiyorsun ve para istemiyorsun." diyerek devam etti annem. "Bu benimde dikkatimi çekti." diyerek sorgu memurundan hallice başıma dikildi babam. "Hayırdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇ
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek lan liked?" diyerek bildirimin üzerine tıkladım ve attığım tweetin açılmasını bekledim. Haftalar önce 'Yılmaz Çalhan bay amcacığım siz ve o...