Sanırım ne diyeceğimi bilmiyorum.
Ve sanırım bir veda yazısına böyle başlanmaz... Veda yazısı? Dramatik bir giriş... Hemen başa sarıyorum. Herkese selam! Nasılsınız? Ben iyiyim. Tabi üzerimde bir sonun getirdiği duygusallıkta yok değil.
Hala ne yazacağımı bilmiyorum...
Ama devam edeyim.
Size Koç'u yazmaya başlama hikayemi anlatmadım sanırım hiç. Aman aman bir hikaye değil gerçi. Kafamda bu tarz bir hikaye olsa da yazdığım şeyleri aslaa beğenmiyordum ve yazıp yazıp silmelerim çoktu. Sonra bir gün, aniden Özgür ve Vera kafamın içinde belirdi gibi oldu. Çok olağan dışı gibi bir cümle oldu ama o anı sanırım en iyi bu cümle ile anlatabilirim. Önce karakterleri geldi gözlerimin önüne, sonra ise neon yazılarla isimleri. Özgür Çalhan ve Vera Livaneli...
Sonra birden kendimi yazarken buldum. Yazdıkça beğendim ve beğendikçe yazdım.
Her şeyin başında işlerin buralara geleceğini düşünmezdim. Okunacağını bile düşünmüyordum. En azından bu kadar... Siz bu kadar kısa zamanda Koç'u asla düşünmediğim bir yere taşıdınız. Onları ve beni asla yalnız bırakmadınız...
Ama her şeyin bir sonu vardı. Bizim hikayemizin de bir sonu var. Gerçi bizimkiler hala benim kafamın içinde olmaya devam edecek ama. Tabi bu anlara sizi de ortak ettiğim zamanlar olacak.
14.03.2021'de başlayan hikayemiz, sizin okuduğunuz tarih itibari ile 25.10.2021 tarihi itibari ile bitti. Benim için daha önce bitmişti gerçi.
Her neyse...
Sizi özleyeceğim...
Beşiktaş bestelerinin birinde durumumuza uygun bir söz var. "Bu asla veda değil..."
Başka bir zamanda, başka satırlarda yeniden görüşmek üzere. Bizi asla yalnız bırakmadığınız için ve sürekli yanımızda olduğunuz için hepinize çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Kendinize çok iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇ
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek lan liked?" diyerek bildirimin üzerine tıkladım ve attığım tweetin açılmasını bekledim. Haftalar önce 'Yılmaz Çalhan bay amcacığım siz ve o...