3

1.6K 64 24
                                    


Gerinerek uyandığımda bilmediğim bir odadaydım. Büyük ihtimal Mücahit beni eve kadar taşımıştı. Yataktan ayaklarımı sarkıttığımda dün ki kıyafetlerimle uyuduğumu fark ettim. Bu halime gözlerimi devirip odadan çıktım. Odanın hemen yanında ki kapıyı açtığımda banyo ile karşılaşmam bugün şanslı günümde olduğumun kanıtıydı.

Üzerimde ki kıyafetleri bir çırpıda çıkarıp kendimi duşa kabinin içine attım. Başımın üstünden akan sıcak su ile birlikte rahatlamaya başladım. Kafamdan akan sularla birlikte geçmişimden ufak bir anı düştü gözlerimin önüne...

Evimizin banyosunda annem ben ağlarken beddua ederek beni yıkıyordu. Su o kadar sıcak ki bütün tenim kıpkırmızı olmuştu ama annem bu durumu önemsemeyip yıkamaya devam ediyordu.

"A-Anne be-ben yanlı-yanlış bi şe-şey yapma-yapmadım. Sadece sev-sevdim. N-ne ol-olur iz-izin verin evle-evlenelim."

Ağladığım için kesik kesik zar zor konuşabildim. Vücudumda ki yaralar su değdikçe daha fazla acıyordu. Annem yaralarımı umursamadan lifi vücudumda gezdiriyordu sertçe. Annem kafama sert bir şekilde vurduğunda dengemi sağlayamayıp öne doğru eğildiğimde kafam musluğun kenarına çarpmıştı ve kafam kanamaya başlamıştı.

"SUS. SENİ LANET ŞEY. SENİN KONUŞMAYA BİLE HAKKIN YOK. O ÇOCUĞU DA BİR DAHA GÖRMEYECEKSİN ANLADIN MI? KAFANI DIŞARIYA BİLE ÇIKARMAYACAKSIN."

Zihnime doluşan görüntülerden kurtulmak için su ayarını soğuğa alıp vücuduma inen sularla şok etkisi yaşadım. Duştan hemencik çıkıp kapının arkasında ki Mücahit'in yedek bornozuna sarındım. Daha yerleşmediğim için belli bir süre böyle idare edecektim. Saç havlusunu elime alıp saçlarımı kurutarak evi gezdim ama Mücahit'i bulamadım.

Mutfağa girip kendime hemen bir çay suyu koydum. Buzdolabının üstünde yapıştırılmış olan notu görünce oraya yöneldim.

"Karargahtan çağırdılar kahvaltıya yetişmeye çalışacağım. Sende eğer gelemezsem 09.00 da karargahta ol. SENİ SEVİYORUM. GÖRÜŞÜRÜZ 😊"

Yazdığı notu gülümseyerek okuduğumda gözlerim mutfakta ki saate ilişti. Saatin daha 07.30 olduğunu gördüğüm zaman rahat bir şekilde odama doğru ilerledim. Tam odamın kapısına gelecektim ki kapının çalması ile geri döndüm söylenerek,

"Eh be Müco insan anahtarını almadan çıkar..."

Lafımı tamamlayamadan kapıyı açtığım da karşımda görmeyi beklediğim kişi kesinlikle Kürşad değildi. Ben ona bakarken o beni aşağıdan yukarıya doğru süzüyordu. Bu durumu fark eder etmez omzuna hızla bir yumruk geçirdim.

"Gözlerine sahip çık, yoksa oyarım o gözlerini asker." Dedim.

Kaşlarım çatılı bir şekilde ona bakarken o da kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Omzuna vurduğumda boşluğuna gelmiş olmalı ki hafif sendeledi. Daha sonra gözlerime bakarken,

"Sen de kapıyı böyle açma o zaman doktor hanım."

Dediği şey ile kaşlarım daha fazla çatıldı.

"Bana bak istediğim şekilde açarım kapıyı, buna kimse karışamaz çünkü özgür bir ülkede yaşıyoruz dağ ayısı. İkinci olarak doktor değilim psikoloğum, üç ve son olarak ne işin var sabahın köründe kapımda."

Kürşad tam ağzını açmıştı ki karşı dairenin kapı sesi geldi. Ben tam kapıya bakacaktım ki Kürşad kolumdan tutup beni içeri itti. Ben olayın şokunu yaşarken Kürşad kapıyı kapatmış hole girmişti bile.

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin