17

716 43 2
                                    

Arabaya binip sakin bir şekilde eve geçmiştik. İkimizde bu sessizliğin ne anlama geldiğini biliyorduk ama konuşmak için eve varmayı bekledik. Odama geçip üzerimizi değiştirdikten sonra sargı malzemelerini alıp salona geçtim. Arkamdan gelen Seren ile kanepeye uzanıp karnımı açtım.

Seren hemen yanıma oturup sargıyı değiştirmeye başlayınca lafa girdim,

"Nerden tanıyorsun Yıldıray'ı?"

Söylediğim cümle ile kısaca bana bakıp iç çekti. Bu haline kaşlarımı çattığımda aklıma düşen ihtimalle gözlerim kocaman oldu,

"Siktir. Şaka mı yapıyorsun lan? Akademide ki Yıldıray bu Yıldıray mı?"

Seren sıkıntılı bir şekilde kafasını salladığında üzülmüştüm. Seren akademi de Yıldıray'a fena tutulmuştu. Hatta bir dönem okulu bırakacaktı ama onu oraya bağlayan vatan sevdasından sonra Yıldıray'a olan aşkı olmuştu.

Seren şimdi ki gibi dışa dönük değildi. Şu an ki halimizin tam tersiydik. Ben üniversitede her şeyi yapan sosyal arkadaş o ise, asosyal olan taraftı. Seren benim aksime liseden sonra hemen MSÜ'ye başlamıştı. O kadar erkeğin arasından Yıldıray'a tutulmuştu. Ona açılamadıkça derslere vermişti kendini. Özel kuvvetler sınavını bile birincilikle vermişti.

Seren sargıyla işi bitince kendini koltuğa atmıştı. Kafasını arkaya doğru yaslayıp gözlerini kapatıp konuşmaya başladı.

"Hep takip ediyordum onu zaten. Attığı adım, aldığı yara... yaralandığında hastanede uyanana kadar başında bekliyordum sen düşün. Başlarda platonik dedim. Ama ilerledikçe platonik gibi saçma bir kelimeye sığdıramadım. 11 sene oldu be. 11 senedir uzaktan seviyorum. Artık dayanmıyor bu kalpte amına koyim."

Ona doğru uzanıp kollarımın arasına aldım. Askeriyede güçlü duran kadın gitmiş şimdi kırık dökük bir kadın gelmişti. Omzumda hıçkırarak ağlarken bir yandan da devam ediyordu,

"Neden yüzümüz gülmüyor be bizim? Anlamıyorum Allah'ın tarlasını biz mi yaktık da bu şanssızlık verildi bize."

Omuzlarından tutup onu kaldırdım. Gözlerini kurulayıp,

"Artık her şey bizim elimizde. Kalk hazırlanıyoruz. Bu akşam Kürşadlara gidiyoruz."

Seren gözlerini kocaman açıp kafasını hızla salladı,

"Olmaz yapamam ben."

Onun bu durumuna küçücük bir tebessüm gönderip ellerini tuttum,

"Bana bak Seren. Bu korkulacak ve utanılacak bir şey değil. Bizler insanız ve bu duygular gayet doğal. Şimdiye kadar kendini ondan köşe bucak sakladın. Ona eğitim vereceğini duyduğunda kendini atacak yer arıyordun. Güzel mi oldu? Şimdiye evlenmiş ve çocuklarınız olmuştu lan. Şimdi bana bir söz veriyorsun akşam bizden ayrılıp onunla konuşacaksın anlaşıldı mı? Eğer yapmazsan yüzümü bir daha göremezsin tamam mı?"

Tehdit etmeseydim siksen yapmazdı arkadaşımı tanıyordum. Bundan sonrası akşamı beklemekti...

***

Akşam Mücahit geldiğinde ona sofrayı hazırlamıştık. İkimizi de hazır bir şekilde görünce kaşları çatılı bir şekilde bize baktı.

"Hadi tamam bu geri zekalı Kürşad'ın yanına gidiyor ama sen nereye böyle cennet mahallesinde ki pembe gibi hazırlanmışsın?"

Mücahit'in sözlerine kaşlarını çatıp yaklaştı,

"Seni Cennet mahallesinde ki Rüstem'e benzetmemi istemiyorsan o çeneni kapat bence."

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin