30

541 25 8
                                    

Kürşad'ın söyledikleri ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu ne demekti? Ben bu kadar acıyı boş yere mi çekmiştim yani? Bu olabilir miydi? Ben babaanneme benziyordum. Ahmet'in kızı bana benziyordu.

Hayır hayır...

Bu imkansız bi şey. Ben onların kızıyım eminim. Hem sadece bi dönor uymaması sonucunda buna varamazdık. Kesin bi şey değil bu. Babam ve annem ile gözlerimiz aynı renkti. Bu da bi işaret değil mi? Benim annem ve babam onlar. Ne kadar iğrenç insanlar bile olsa onlar.

Ya onlar değilse...

Benim anne ve babam kimdi? Onlar şu an nerdeydiler? Ben bu kadar şeyi bir hiç uğruna mı yaşamıştım? Hayır Başar, mantıklı düşün. Duygularınla hareket edemezsin sen. Şimdi derin bir nefes al ve yumduğun gözlerini aç.

Gözlerimde ki yaşlar yüzünden görüşüm bulanıklaşsa bile karşımda bana endişe ile bakan Kürşad'ı seçebilmiştim. Ellerimi yavaşça kaldırıp boynuna doladım. Şu an sadece onun güven veren kollarına ihtiyacım vardı. Kafamı boynuna gömdüğümde içimde tuttuğum hıçkırıklarımı serbest bırakmıştım.

Sırtımda hissettiğim kollar ile daha şiddetli ağlamaya başlamıştım. Şu an aklımdan geçen tek şey o kadar acıya boş yere dayandığımdı. Kürşad hızlı bir hareketle beni kucağına aldığında nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Şu an yanımda eksik olan tek kişi Mücahit'ti. Onu istiyordum yanımda.

Ağlamam yavaşlamış ve sessiz iç çekişlere dönmüştü. Kendimiz daha fazla uyanık tutamayıp gözlerimi karanlığa yumdum.

Yazardan

Kürşad kucağında sessizleşen kadın ile derin bir nefes aldı. Büyük ihtimal uyumuştu. Yönünü Mücahit'in odasına çevirdiğinde kapıyı koluyla açıp içeriye girdi. Mücahit masasının başında dosyalarla ilgilenirken açılan kapı ile bakışları kapıya dönmüştü.

Kapıda gördüğü Kürşad ve kucağında Başar ile kaşları hızlı bir şekilde çatılmıştı. Hızla yerinden kalktığında Kürşad sessiz bir şekilde "uyuyor" dediğinde Mücahit kendi odasının içinde ki yatak odasının kapısını açtı. Kürşad Başar'ı yatağa yatırdıktan sonra üzerini örttü ve alnına ufak bir buse kondurduktan sonra gerisin geri dışarı çıktı.

Mücahit açtığı kapıyı kapatıp masanın önünde ki koltuklara atan Kürşad'ın karşısına geçip oturdu. Kürşad sinirle saçlarını çekiştirdikten sonra yüzünü sıvazlayıp bakışlarını Mücahit'e baktı. Nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu.

Başar'ın yeğeniyle Kürşad ilgilendiği için Mücahit'in olanlardan haberi yoktu.

"Kürşad ne oldu? Başar az önce gayet iyiydi."

Kürşad derin bir nefes alıp anlatmaya başladı,

"Biliyorsun Başar dönor verdikten sonra göreve gittiniz. Doktorlar öncelikle onun verdiği örneğe baktılar akraba oldukları için. Ben de yanlarındaydım tüm bunlar olurken. Fakat bi sıkıntı çıktı. Başar'ın verdiği örnek o 6 aşamalı testin ilk aşamasını bile geçememişti. Herkes buna çok şaşırdı, çünkü Başar o çocuğun halasıydı. Muhakkak ilk aşamayı geçmesi gerekliydi.

Bunu bana söylediklerinde imkansız olduğunu söyledim. Doktor bana 'çocuğun akrabası olmama ihtimalinin olduğunu söylediler.' Şok geçirdim. Çünkü böyle bir şey olsa Başar bunu söylerdi bize. Ya da bu kadar acıya katlanmazdı. Ne bilim amına koyim beynim durdu. Zaten bir yandan Başar'dan haber alamıyorduk, bir yandan mucize gibi benim dönorum uydu. O koşturmaca da sana da söyleyemedim.

Ama bir yandan da tanıdığım doktorlara falan sordurdum. Hepsinin ağzından çıkan tek şey 'akrabalık bağları yok' diyordu. Bende bugün Başar'ın o çocuğa böyle yaklaştığını görünce söylemekten başka çare görmedim.

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin