26

558 32 4
                                    

Yazardan

Helikopter havalandıktan sonra Kürşad derince nefes alıp kafasını kapkaranlık olan gökyüzüne tamamen çevirdi. İçinden geçen dualara amin dedi. Allah sevdiğini kendisine bağışlamasını istedi. En çok da bu duaya amin dedi.

Kürşad karargaha girerken Başar ve Mücahit ise operasyon ile ilgili bilgileri alıyorlardı. Plan dalgalıydı biraz. Ele başlarından olan Heja'yı almaları gerekecekti. Buraya kadar her şey yolundaydı. Fakat adam hiçbir yerde görünmemişti şimdiye kadar. Onun ortaya çıkması için ortaya büyük bir balık atılması gerekliydi.

Mücahit ve Başar birbirlerine bakarken bu büyük balık belliydi. Heja'nın Serçe'ye olan ilgisini kullanacaklardı. Bundan seneler önce Heja tam ellerine geçecekken kurtulmuştu. O zamandan beri belli aralıklarla Serçe'ye ulaşmaya ve onu kendi tarafına çekmek için elinden geleni yapmaktaydı.

Aslında Serçe'nin yüzünü görmemişti. Bir insanın bakışlarına saplantılı olunabilir miydi? Heja Serçe'nin bakışlarına vurulmuştu. O gözlerle bir daha karşılaşmak için elindeki bütün gücü kullanırdı gerekirse.

İkilinin aklına düşen bilgilerle Mücahit'in kaşları olağanca çatılırken, Başar umursamaz bir bakış atmıştı. Şimdi tek yapacakları baskına gidecekleri bölgede Başar'ın yakalanmasını sağlamaktı. Mücahit konuşması biten teğmene sırtını çevirip Başar'a döndü,

"Neler olacağını biliyorsun. Senden haber alamayana kadar elimiz kolumuz bağlı olacak. En kısa zamanda haber ver bize. Ailen bana emanet, aklın burada kalmasın. Düşünmen gereken tek şey operasyon. Unutma..."

"Sen orada yoksun, olur da Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğüne en ufak zarar geleceğini anlarsan kendi benliğinden vazgeçip ülkemi kurtaracağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

Son cümleyi ikisi birlikte söylerken, ikisinin de yüzünde gururlu bir gülümseme oluşmuştu. Mücahit Başar'ın yüzünü avuçlarına alırken titrek bir nefes aldı,

"Kendine dikkat et tamam mı? Kafan attı mı neler yaptığını biliyorum ama bu sefer biraz daha sakin olmalısın. Çünkü elimizde ki en büyük koz bu ve kaçıramayız. Sana güveniyorum."

Başar Mücahit'in söylediklerini kafasını sallayarak onayladı. Kürşad'ın haberinin olmamasından dolayı canını sıksa da elinden bir şey gelmiyordu,

"Sen geri döndüğünde Kürşad'ın vereceği tepkiyi düşünemiyorum. Sende çok şey etme. Bir sorun olmadığını güzelce anlat. Adamın ağzı ile yüzü yer değişmesin yani."

Başar'ın söylediklerine Mücahit homurdandı,

"Tipine soktuğum bırakmıyor peşini de artık. Tamam çok yıpratmam hassas sevgilini."

Mücahit'in söylediklerine ikisi de gülerken aslında ikisinin de içi huzursuzdu. Günün neler getireceğini ikisi de bilmiyordu. Helikopterin alçalmaya başlamasıyla ikisi de hazırlanıp kapıya yaklaştı. Teğmenin verdiği işaret ile birlikte halatlar ile aşağıya indiler.

Alanda hazır da bekleyen jandarma özel harekatlar ile birlikte şaşırmışlardı. Çünkü haberleri yoktu. JÖH tim komutanı bir adım öne çıkarak Mücahit'e elini uzattı,

"Jandarma Özel Harekat Tim Komutanı Yüzbaşı Sercan BAYRAKTAR."

Mücahit uzatılan eli dostane bir şekilde sıkıp kendini tanıttı. Kısa bir tanışma faslından sonra Tim komutanı söze girdi,

"Biz de bu operasyondan yeni haberdar olduk. 45 dakika önce acil koduyla buraya gelmemiz emredildi. Size destek olacağız sadece. Ne için yanınıza geldik ne yapacaksınız bunu bilmiyoruz sizin yönlendirmeleriniz ile ilerleteceğiz operasyonu."

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin