21

585 28 2
                                    

Ailemin gitmesinin üzerinden 1 haftaya yakın zaman geçmişti. Bu 1 haftalık zaman diliminde aklımdan gitmeyen tek şey Ahmet'in bana bakışları kalmıştı. Gece uykularım artık yok olmuş durumdaydı. Benimle konuşması gereken konular mı vardı? Beynim bunları düşünmekten patlamak üzereydi. Artık gözlerimin altı morarmış ve artık her an bir yerlerde uyuya kalabilme ihtimalim artmıştı.

Bu sabah Mücahit'in zorlamasıyla 1 saat kadar uyumuştum fakat yine kabus görerek uyanmıştım. Mücahit'in ne kadar üzüldüğünü görebiliyordum ama sanki 7 yıl öncesine dönmüştüm. Her şeyi baştan almıştım. Mücahit'in benimle birlikte sabahlaması, kendime ve ona zarar vermem, Kürşad'ın bana ulaşmaya çalışması fakat her seferinde Mücahit engeline takılması. Benim bir haftalık özetimdi.

Akrep ile çıktığımız operasyondan sonra izne ayrılmıştık. TSK fiziken toparlanmamız için vermişti izni ama ben ruhen toparlanamıyordum. Ben bu değildim bunu biliyordum fakat elimden bi şey gelmiyordu. Toparlanmam lazım ben 7 yıl önce ki YANKI değildim. Ben Başar'ım. Ben Mücahit'in kız kardeşi Başar'ım.

Koltukta doğrulup bana dikkatli bir şekilde bakan Mücahit'e döndüm. Bu bir hafta onun içinde zor geçmişti.

"Hadi kalk bakalım koca bebek. Bugün iş başı yapmam lazım."

Söylediklerim ile telaşla ayağa kalktı.

"Ne iş başından bahsediyorsun? Bu halde nasıl geleceksin?"

Telaşlı bir şekilde konuşmasına karşın tebessüm ederek ona yaklaşıp ellerini tuttum,

"Mücahit biraz daha evde kalırsam kendimi camdan atacağım. Hadi hazırlan da gidelim valla insan içine çıkmak istiyorum artık."

Mücahit ne kadar endişeli bakışlar atsa da halime dayanamayıp onayladı. Odalarımıza geçtiğimizde hızlıca kısa bir duş alıp uzun zamandır yapmadığım makyajı yaptım. Üzerime siyah ceket şeklinde olan elbisemi giyip saçlarımı doğal halinde bıraktım. Ayağıma geçirdiğim gri mat topuklularım ile hazırdım bile.

Dışarıya çıktığımda Mücahit kamuflajlarını giymiş bir şekilde beni bekliyordu. Kafasını yavaşça kaldırıp göz göze geldiğimizde kaşları çatılmıştı bile,

"Şu giyim tarzın konusunda bazen Kürşad'a katılıyorum ama o pezevengin sinirlenmesi mutlu da ediyor. Ne yapacağımı inan bilmiyorum."

Bu söylediğine küçük bir tebessüm bahşetmiştim. Kapıdan çıktığımızda Kürşad'da merdivenlerden iniyordu. Göz göze geldiğimizde şaşkınlıkla yerinde durmuştu. O da beklemiyordu benim dışarı çıkacağımı. Onun bu haline içten bir şekilde gülmüştüm. Gülmemle kendine gelen Kürşad hızla yanımıza gelip beni kollarının arasına aldı.

Kolları bedenimi mengene gibi sararken ruhuma dolan huzurla gözlerimi kapatıp başımı göğsüne yasladım. Bir haftadır onu eve almamak için uğraşan 40 takla atan ben değilmişim gibi yaslandım ona. Ruhumu görüp iyileştirsin diye sardım kollarımı koca gövdesine.

Kalp atışlarımı duysunda neden böyle atıyor diye düşünsün istedim. Kokusu burnuma doldukça rahatladığımı hissettim, bu göğüste uyumak istedim. 1 haftadır kendime haram kıldığım uykuyu bu göğüste helal kılmak istedim.

Arkamızdan gelen boğaz temizleme sesi ile ben gözlerimi açıp geriye çekilmeye çalıştım fakat sadece çalıştım. Kürşad beni bırakmadan Mücahit'e döndü,

"Mücahit siktir git şuradan. Alırım ayağımın altına. 1 haftadır kızın yüzüne hasretim lan. Sen git biz geliriz."

Mücahit'in cevap vermesine izin vermeden beni çekiştirip kendi evine çıkarttı. Gözlerim kocaman bir şekilde takılıp düşmemek için büyük bir çaba sarf ediyordum. Kapıyı açıp içeriye girmesiyle beni çekip kapıya yasladı. Kalbim hızla atarken başını boynuma gömüp derin derin nefesler almaya başladı.

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin