24

552 33 0
                                    

Askerin dediklerinden sonra kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Ne demişti Ahmet DOĞAN. Benim kardeşim olan Ahmet. Kulağıma sesler boğuk bir şekilde gelirken kafamı kaldırıp kim konuşuyor bakacak gücü bile kendimde bulamamıştım. Ne olmuştu da geri gelmişti? Bir sıkıntısı mı vardı? Bir derdi ya da? Kimseye anlatamayıp kalkıp buralara kadar mı gelmişti.

Ne yapmalıydım şimdi? Düşün Başar düşün. Her boka çalışan kafan burada mı duracağı tuttu. Sakin ol öncelikle Başar. Yoksa tekrar bir krizi tetikleyebilirsin. Mücahit ile birlikte yaptığımız gibi, gözlerimizi kapatıyoruz, derin nefesler alarak düşüncelerimizi yönlendiriyoruz. Mutlu olduğun anları düşün. Geçen gün Kürşad'ın kollarında uyuduğun anı düşün.

Evet aynen böyle daha sakinsin. Mantıklı kararlar verebilirsin. Kulaklarımda ki uğuldamalar geçerken yavaşça gözlerimi açtığımda timin başıma toplanmış olduğunu gördüm. Kürşad omuzlarımdan tutup sarsıyordu beni. Onunla göz göze geldiğimde derin bir nefes bıraktı.

Time başımı çevirip hafifçe gülümsediğimde Kürşad beni kollarının arasına aldı. Göğsüne kafamı koyup gözlerimi kapattım. Mücahit burada olmasa da Kürşad yanımdaydı. Şimdi güçlü olup Ahmet'in yanına gitmemiz lazımdı. Kafamı kaldırdığımda Kürşad ne diyeceğimi anlamış olacak ki katı bir şekilde karşı çıktı.

"Hayır, onunla görüşmeyeceksin. Hele Mücahit burada yokken asla buna izin vermem."

Gözlerim hafiften dolmaya başlamıştı. Ben kardeşimi özlemiştim ve onunla görüşmek istiyordum.

"Ben görüşeceğim Kürşad. İster yanımda durur destek olursun ister kapının önünde beni beklersin seçim senin"

Kürşad kaşlarını çatarak bana doğru eğdi başını,

"Eğer ki seni üzecek tek kelime etsin onu buraya geldiğine pişman ederim anlaştık mı?"

Söylediğine hızla kafamı sallarken kapıya doğru gittim. Hemen Ahmet'in yanına gitmeliydim. Karargahtan içeriye girdiğimde yönümü bekleme salonuna çevirdim. Tam kapıyı açacaktım ki kolumdan tutulmamla geri çekildim. Kürşad ile göz göze gelince ne olduğunu anlamadım.

"Bu şekilde mi gireceksin yanına? İstersen direk alnına özel kuvvetler yazalım daha az belli edersin."

Söyledikleri ile üzerime bakınca haklı olduğunu anladım. Heyecandan doğru düzgün düşünemezken koşarak soyunma odasına girdim. Göreve gitmeden önce giydiklerimi tekrar üzerime geçirip elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı da bandanadan kurtarıp açık bıraktım. Şimdi karşılaşma zamanıydı.

Kapıdan dışarıya çıktığımda Kürşad beni bekliyordu. Onun yanına geçtiğimde elimden tutup bana yön verdi. Elimin içinde kaybolduğu eline bakıp derin bir nefes aldım. Bu adam beni bir gün kalpten götürecekti.

Derin bir nefes alıp bakışlarımı zorlukla ondan çektim. Tekrar bekleme odasının önüne geldiğimizde Kürşad bir adım geride durdu. Şimdi kardeşimle aramızda sadece bir kapı vardı. Geçmişimden bana kalan tek değerlimle kıytırık bir kapı duruyordu. Titreyen elimle kapının kulpuna uzandığımda aynı yavaşlıkla aşağı indirdim.

Kapıyı yavaşça açtığımda Ahmet'in yerde olan bakışları kapıya doğru dönmüştü. Neredeyse 1.90 a yakın olan boyuyla odayı dolduruyordu. İçeriye girmeden kapının eşiğinde durduğumda arkamda olan beden ile kendimi güvende hissediyordum. Elimi hafifçe sıktığında içeriye girmem için beklediğim komutu almış gibiydim.

Bedenimi içeriye ilerlettiğimde elinden tuttuğum Kürşad'da benimle beraber içeriye girmiş ve kapıyı kapatmıştı. İkimizin de ortak olan kumral teni ve ela gözlerimiz seneler sonra ikinci defa çarpıştığında onun, hala daha 12 yaşında ki erkek kardeşim olduğunu görmüştüm.

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin