18

704 37 4
                                    

Bazı insanlar bu hayata gerçekten de mutsuz olmak için gönderilmiş gibi. Bende bu insanlardan biriydim muhakkak ki. Bir insanın uzandığı her dal elinde kalamaz diye düşünüyorum ama bu hayatta iki dal sadece elimde kalmıştı Mücahit ve Seren. Onlar dışında kimsem olmadığını tekrar anlamış oldum.

Daha ilk tanışmamızda yalan söyleme demiştim bana. Ben sana güvendim. Senelerdir yapmadığım şeyi yaptım ben. Bu muydu bir insanın güvenini kolayca kırmak. Ne yapmıştım ben insanlara neden bana bunu yapıyorlardı? 7 seneden sonra ilk defa güvendim. İlk defa kalbimin sesini dinledim. Her şeyi bir kenara bıraktım ben.

Hayatım zaten bok olmuştu benim. Alışmıştım ben bu duruma. Neden girdin ki hayatıma? Neden hayatımı güzelleştireceğini zannettirip daha dibe çektin ki beni Kürşad? Masada oluşan kargaşa ile gözlerimin takıldığı noktadan ayırdım. Yıldıray ve Seren birbirine bağırıyordu. Kürşad ise elimi hala daha bırakmamış bir şekilde bana bakıyordu. Gözümden akan tek damla yaş ile kendime gelip ayağa kalktım.

Benim ayağa kalkmam ile ortamda sessizlik oluşmuştu. Yıldıray'a gülümseyip,

"Akşam yemeği için teşekkür ederiz. Tanıştığıma memnun oldum. Hadi Seren gidiyoruz."

Hızlı bir şekilde kapıdan çıkarken ikisi de yerinden dahi oynamamışlardı. Alt kata indiğimizde zile basıp açılmasını bekledim. Kapıyı açan Mücahit ile başımı öne eğip hızla odama geçtim. Burada bir süre olmamalıydım. Elimde ki telefon ile rehbere girip Akrep'i aradım,

"Neredesin?"

"Diyarbakır – Sur"

"Tamam 1 saate yanındayım. Ava çıkıyoruz."

Bir şey demesine izin vermeden üzerimde ki kıyafetleri alel acele çıkarıp siyah atletim ve siyah kargo pantolonumu geçirdim. Üzerime aldığım siyah kapüşonlu ile ayaklarıma postallarımı geçirdim. Yüzümde ki makyajı hızlı bir şekilde temizleyip odanın dışına çıktım. Koridorda duran Mücahit ve Seren ile ağlamamak için zor tuttum kendimi. Seren'e dönüp,

"Hazırlan Anka ile beni bırakacaksın."

Seren bir şey demeden odama girmişti bile. Mücahit kaşları çatılı bir şekilde bana baktığında hızla kollarına atıldım. Tek sığınağım bu kollardı benim. Saçlarımın üzerinde gezinen eller ile başımı boynuna gömüp ağlamaya devam ettim. Odamın kapısının sesini duyduğumda geriye çekilip gözlerimi sildim,

"Bir süre burada olmayacağım. Ulaşacağın yeri biliyorsun. Sero sana emanet. Seviyorum seni."

Yanaklarımdan tutup kendine çektiğinde alnıma dudaklarını bastırdı.

"Git ve eski Başar olarak geri dön. Buraları merak etme. Ben de seni çok seviyorum."

Kapıyı açtığımda karşımda ki Kürşad ile gözlerimi devirip omzuna çarpıp merdivenlere yöneldim. Arkamdan gelen ayak sesleri ile apartmandan çıkmıştım bile. Sero elinde Mücahit'in arabasının anahtarı ile geldiğinde hemen arabaya geçmiştim. Seren de binince yavaş yavaş binadan uzaklaşmıştık.

Aynadan baktığımda tek gördüğüm şey Kürşad ve sıkılı yumruklarıydı. Derin bir iç çekip önüme döndüm. Bu sırada Akrep koordinatları göndermişti.

***

Diyarbakır ana jet üstüne geldiğimizde hızlı bir şekilde hazırlanıp Anka'ya binmiştik. Seren'e söylediğim koordinatlara geldiğimizde kapsülü açıp kendimi aşağıya bıraktım kendimi. Açılan paraşütüm ile yere yumuşak bir iniş yapmıştım. Karşımda beni bekleyen Akrep ile selamlaşıp yola çıktık.

Yazardan

Seren'in ortaya attığı bomba ile Kürşad ne yapacağını bilmiyordu. Seren'in bu durumu nerden bildiğini bile bilmiyordu. Kız dönüp dönüp bana yalan söyleme dememiş miydi? Kız ilk defa Mücahit dışında birine güveniyorum dememiş miydi? Ne bok yiyecekti şimdi?

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin