29

477 28 12
                                    

Ne demek ben?

Benim iliğim uymamış mıydı yeğenime?

Şu hayatta ayda yılda bir boka yarayacak olan bedenim işe yaramamış mıydı?

Düz bir ifade ile Kürşad'a bakmaya devam ettim. Birkaç dakika sonra bakışlarımı yere çevirdiğimde gözlerim dolmuştu. Bu kadar iyi olmak zorunda mıydı? Kim hayatında daha yeni tanıdığı bir insanın yeğenine iliğini verirdi ki?

Gözlerimden taşan yaşlar yere dökülürken kısık bir sesle konuşmaya başladım,

"Be-ben ne diyeceğimi bil-bilmiyorum. Teşekkür ederim Kürşad. Nasıl teşekkür etmem gerektiğini inan ki bilmiyorum. Bunun altında kalamam. Ne istersin söyle hemen yapayım."

Bakışlarımı ona çevirdiğimde kaşları çatılmıştı bile. Ellerini kaldırıp yüzümü kuruladıktan sonra derin bir nefes alıp verdi,

"Ben bir şeyin karşılığı için yapmadım. Küçük bir kız çocuğunun hayatı tehlikedeydi ve ben de insanlık görevimi yerine getirdim. Bir daha böyle saçma sapan şeyler duymak istemiyorum. Hadi kalk bakalım seni çok merak eden bir sarışın var."

Yüce gönüllülüğüne tekrar hayran kalmıştım. Yavaşça yerimden kalktığımda üzerimde ki kıyafetler ne kadar değiştirilmiş olsa da kendimi kirli hissediyordum. Kürşad'ın yüzüne bakıp,

"Ben bir duş alsam iyi olacak gibi? Bana kıyafet ayarlayabilir misin?"

Söylediklerime gülümseyip başı ile onayladı. Yavaş adımlarla banyoya götürüp bıraktıktan sonra yaramaz bakışları döndü tekrar,

"İstersen yardım edebilirim. Biliyorsun çok centilmen bir beyefendiyim ben."

Söylediğine tek kaşımı kaldırıp ona doğru yürüdüm. Önünde durduğumda yakalarına tutunup kendimi yukarı doğru çektim. Gözlerim dudakları ile gözleri arasında mekik dokurken nefesimi dudaklarına vererek konuştum,

"Bana uyar yüzbaşı. Ama ilkimizin böyle kötü geçmesini istemem."

Kürşad sert bir şekilde yutkunurken kocaman olan cüssesi sanki daha fazla büyümüştü. Ve küçücük banyoda nefes alacak dahi yer kalmamış gibiydi. Bir adım geriye doğru gittiğinde ellerim yanıma doğru düştü. Sağ eli ile ensesini kaşırken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu,

"Iııı... şey... kıyafet.. hah ben sana kıyafet getireyim sen de rahat rahat duşunu al."

Cümlesi biter bitmez kapının keskin sesi kulaklarımda yankılanmıştı. Onun bu şapşal haline kıkırdarken hemen suyu ayarlayıp üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmuştum. Allahtan vücuduma atılan dikişler su ile temas edince bi problem yaratmıyordu da rahat rahat duşumu alacaktım.

***

Yarım saatin sonunda temizlendiğime emin olduktan sonra kenarda katlı duran havlulardan birine sarınıp odadaki kıyafetler alıp giyinip dışarı çıktım. Taba rengi bol bir tişört ve aynı renkte bir eşofman ve beyaz spor ayakkabılar ile gayet rahattım.

Odadan dışarıya çıktığımda koridor her zaman ki gibi sessizdi. Yönümü sorgu odalarının bulunduğu koridora döndüm. Büyük ihtimal hem Mücahit hem de Kürşad Heja'nın sorgusundaydılar. Koridorun sonunda ki sorgu odasına vardığımda kapının önünde ki askerler beni gördüğünde şaşırsalar da her sorgu da bulunan Psikologları bildikleri için kapıyı açmışlardı. Kapıdan içeriye girdiğimde gözlem odasında bulunan tim ile birlikte kaşlarım havaya kalkmıştı.

Beni gördüklerinde hemen toparlanıp bana da yer açmışlardı. Kafamı cama çevirdiğimde odanın kenarında soluklanan Mücahit ve Heja'yı duvara fırlatan bir adet Kürşad görmeyi beklemiyordum. Adamı konuşturmadan öldüreceklerdi. Hemen mikrofona basıp konuştum,

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin