10

940 44 25
                                    

Doktor iyi bakılmak şartıyla taburcu ettiğinde hemen eve gelmiştik. Albay Mücahit'e 1 hafta izin vermişti. Bunun şerefine yarın akşama büyük bir yemek hazırladım ve tüm timi yemeğe davet ettim. Ağlayarak yaptığım Harput köfte ve içli köfteyi Mücahit çok sevdiği için yapmıştım.

Ara sıcak olarak lahmacun, salata ve haydarim vardı. Çorba olarak isteyen Harput köfte isteyene ise kremalı tavuk çorbası hazırlamıştım. Ana yemek olarak patlıcan kebabı ve perde pilavı yapmıştım. Tatlıyı da abartıp iki çeşit yapmıştım. Kalbura bastı ve sütlaç yapmıştım. Şerbetli sevmeyen olursa diye.

Mücahit salonda ki kanepede uzanmış otururken söyleniyordu.

"Ya kızım bunlara bu kadar yüz verme bizim evden çıkmazlar."

Söylediklerine gülerken masayı hazırlamış içeriden yemekleri taşıyordum. Kapı çaldığında çorba tenceresini bırakmış kapıyı açmaya gitmiştim. Tabi ki ilk gelen üst komşum Kürşad olmuştu. Gülümseyerek içeriye buyurdum.

Yemek taşıma işlemi bittiği zaman masaya göz gezdirdim. Gerçekten şahane bir iş çıkarmıştım. Masada ekmeği göremeyince Mücahit'e döndüm.

"Lan Müco ekmek almayı unutmuşum ben ya! Sizinkileri arasana daha gelmedilerse ekmek alsınlar."

Rezilliğin dibini görüyordum şu an. Her şey hazır ana malzeme ekmeğim yok. Mücahit telefonu kulağından indirirken bana döndü,

"Açmadılar. Ben gidip alayım en iyisi."

Söyledikleri ile şokla onu döndüm.

"Sen salak mısın Müco? Ben giderim zaten sigaramda bitmişti alır gelirim."

Biz kendi aramızda tartışırken Kürşad ayağa kalkmıştı bile ona döndüğümde gözlerini devirdi,

"Kaç tane ekmek lazım?"

Sorduğu soruyla bi anda kalbim hızla çarpmaya başladı. Çok basit bir cümle gibi dursa da her kadının hayalinde ki gibi eşinin eve bir şey alması gözümde canlandı. Hele ki bu karşımda ki dev adamın ağzından çıkan erkeksi ses ile birleşince tapılası oluyordu.

Ellerim istemsiz boynumu bulurken sesimin titrememesine özen gösterdim,

"Yani siz daha iyi bilirsiniz kafana göre al sen. Ama az alma yetmeme gibi bi sorun olmasın."

Kürşad kafasını sallayarak kapıya gittiğinde aklıma gelen sigaram ile daha da sinirlendim. Şimdi dönüp adama sigara al diyemezdim, para versem almazdı. En iyisi arada kaynasın Mücahit'in kısa sigaralarıyla idare edecektim artık.

Pencerenin önünde ki berjere oturup camı açtım. Sehpanın üzerinde Mücahit'in sigarasını alıp bir dal yaktım. Kafamı Mücahit'e çevirdiğimde bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu

"Bi problem mi var Müco?"

"Kürşad'ın sana karşı tavırlarından rahatsız mısın?"

Sorduğu soru ile kaşlarını çatma sırası bendeydi. Kürşad'ın bana nasıl bir tavrı olabilirdi ki?

"Ne tavrından bahsediyorsun? Senin arkadaşın işte. Benim de üst komşum. Sen yokken tabura gelip giderken görüştüğüm bir insan."

"Bunu kast etmediğimi iyi biliyorsun Yankı. Sence de çok çabuk alışmadın mı Kürşad'a? Onun sana bakışları benim hiç hoşuma gitmiyor bilesin!"

Eski adımı duyduğumda omuriliğimden aşağıya bir ürperti geçti. Konuşmuştuk onunla eski adımla seslenmeyecekti bana. Elimde ki sigarayı parmaklarım arasında ezip çöpünü küllüğe attım.

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin