25

537 29 8
                                    

Hep beraber bindiğimiz helikopterde bir yanımda Mücahit diğer yanımda Kürşad oturmuştu. Karşımızda ise doktorlar ve Ahmet oturuyordu. Havada elle tutulur cinsten olan gerginlik kimsenin konuşmasına izin vermiyordu. Bu durum canımı sıktığından boğazımı temizleyip Ahmet'e baktım.

"Evdeki kimsenin mi tutmadı iliği?"

Söylediğim şey ile gözlerine yine üzüntü çökerken, derin bir nefes aldı,

"Aslında 6 aşamalı bir nakil oluyor. Hiç kimsenin ki 6. Aşamaya gelemedi. Büyük ihtimal sen de akrabası olduğun için seninki de uyacak ama önemli olan 6 aşamayı da geçmesi."

Söylediği ile içime çöken sıkıntı ile sert bir şekilde nefesimi verdim,

"Peki hiç uymazsa? Böyle bir ihtimal olabilir değil mi?"

Buna Ahmet'in yanında oturan doktor cevap verdi,

"İmkansız bir şey bu dediğiniz. Eğer 1. Dereceden akrabasıysanız muhakkak ilk aşamayı geçmeniz lazım. Eğer ki uymaz ise akrabası değilsinizdir."

Son cümlesini gülerek söylediğinde herkes yutkunma ihtiyacı hissetmişti. Ne demek akraba değilsiniz demek? Kürşad elimin üzerine elini koyup hafifçe sıktığında ona döndüm. Yüzünde ki samimi tebessümle bana bakıyordu.

Mücahit Kürşad'ın elini görünce elini omzuma atarak beni kendine çekti.

"Olum yapışma lan şu kıza. Elin değmese, ayağın değiyor, ayağın değmese gözün değiyor. Siktir git şuradan."

Sinirle söylendiği şeye Kürşad omzuna yumruğu geçirdi.

"Siktir git Mücahit. Çiğnerim seni."

Ben ikisine birden şaşkın bir şekilde bakarken Mücahit öne doğru eğilip,

"Taş, kağıt, makas oynayacaz. Kim kazanırsa elini kolunu çeker anlaştık mı?"

Kürşad ciddi bir şekilde kafasını salladığında ikisinin de elini itip bağırdım.

"Ne yapıyorsunuz lan siz? Çocuk gibi bir de oyun oynayıp karar vereceklermiş. Hah şerefsizler"

Söylediklerimi ikisi de takmayınca Mücahit'in bacağına tekme attım, Kürşad'ın ise koluna bir tane geçirdim. Sonunda yaptıklarının saçmalığını anlamış olacaklar ki önlerine döndüler. Bakışlarımı onlardan çekip Ahmet'e çevirdiğimde dolu gözlerle bakıyordu bana.

Ondan uzak durmamı istemiyordu ama bende ne yapacağımı bilmiyordum. Affetmiştim onu ama eski halimize tam olarak ne zaman döneriz bilmiyordum bile. Ona hafifçe gülümsediğimde aynı şekilde karşılık vermişti.

***

Yarım saat gibi bir sürenin ardından Elazığ semalarında uçuyorduk. Nefesim sıklaşmaya başladığında elimi Mücahit'in elinin üzerine koydum. Mücahit'in bakışları bana dönerken, gözlerindeki endişe tohumları git gide büyüyordu.

Ahmet asker olduğu için 8. Kolordu Komutanlığına bağlı Askeri Hastanede yatıyordu yeğenim. Bu bizim için iyi olmuştu. Helikopterin inmesi için gerekli alan vardı. Helikopter iniş yaptıktan sonra herkes hızlı bir şekilde inmişti. Geride ben, Mücahit ve Kürşad kalmıştık.

Mücahit önüme oturup ellerimi avuçladı.

"Kendini kötü hissediyorsan sen burada bekle biz gidip yeğenimizi alıp geliriz. Sorun olmaz Başar."

Bakışlarımı Kürşad'a çevirdiğimde güven verici bir şekilde gülümsüyordu bana,

"Her zaman yanındayım. Sen iste şu dakika dünyayı yerinden oynatayım. Ama korkma, senin gibi güçlü bir kadına korku yakışmıyor."

BAŞARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin