On Birinci Bölüm; Minik Kızıl ve İlk Aşk

1.1K 91 239
                                    

Keyifli okumalar...
Ağır cinsellik içermekte, haberiniz olsun...🖤

Göz kapaklarıma çarpan rahatsız edici ışıklarla uyandım. Pencereden direk olarak gözüme çarpması ile yüzümü buruşturdum, ardından elimin tersini gözüme tuttum.

İç çekip yatağımda doğruldum. Komodinin üzerindeki saate göz attım. Saat 12.45 idi...

-Ne kadar uyumuşum öyle?

Kendi kendime söylenip ayaklarımı yatağımdan sarkıttım. Geceye göre daha iyi hissediyordum ve rahattım. Kalp acım neredeyse geçmişti ve ateşim normale dönmüştü. Yavaşça ayağa kalkıp odamın kapısına ilerledim. Üzerimdeki krem rengi kazağa daha çok sarılıp kapıyı açtım. Kendimi koridora atmam ile abiminde kapısı açılmıştı. Beni kazağıma sarılmış ve kızarmış yanaklarımla gördükten sonra endişelenmiş, yeşilli gözlerini aralayıp yanıma gelmişti.

-Chuuya, nasılsın abim?

Elinin tersini alnıma ve yanaklarıma tuttuğunda dudağını ısırmış ardından konuşmak için ağızını açmıştı. Ama çok geçmeden ben konuşmuştum.

-Abi, ben iyiyim gerçekten. Sadece biraz dinlenmem gerekiyor o kadar...

Abim hala endişe ile bana bakmaya devam ederken, yanağımdaki elini omzuma götürdü. Omzumu sıvazlarken gözlerime baktı.

-Pekala, herhangi bir isteğin olursa söylemekten çekinme, tamam mı abicim?

-Oh, pekala abi...

Yüzüne burukça gülümseyip yanından geçtim. Banyoya ilerleyip elimi kapı koluna koydum. Güçsüz bir şekilde kapı kolunu indirdim. Açılan kapıdan kendimi atıp lavaboya dayandım. Aynada kendime baktığımda yüzümü buruşturdum. Gözlerim hastalıktan kızarmış, yüzüm ise sararmış haldeydi. İç çekip musluğu açtım ve avucuma doldurduğum suyu yüzüme çarptım. Islak elimlede alnımdaki saçımı geriye yatırdığımda, tuttuğum nefesi verdim. Şimi biraz daha iyiydim...

Musluğu kapatıp yüzümü havlu ile kuruladım. Ardından banyodan çıkıp yavaş adımlarla merdivenden indim. Annem mutfakta tost yapıyordu. Yanına ilerleyip tezgahtan su bardağını aldım. Ardından musluktan su doldurup içtim. Suyumu içtikten sonra bardak kullanılmasın diye makineye koydum. Ardından anneme döndüm.

-Günaydın anne...

Yüzüme baktığında bakışları yumuşamış ve yanıma yaklaşmıştı. Elinin altındaki yanağıma bakıp fısıldadı.

-Bebeğim, nasılsın? Ablan daha iyi olduğunu söyledi ama... Yüzün çok kötü görünüyor...

Dediklerine hak verip gözlerimi yumdum, ardından yanağımı eline yasladım. Bir müddet öyle durduktan sonra, gözlerimi açtım ve sarı saçlı anneme baktım.

-Anne ders çalışmam lazım. Bana yemem için birkaç şey hazırlar mısın?

-Oh, bunlar senin içindi zaten bebeğim. Sen git dersine çalışmaya başla, ben getiriyorum tamam mı?

-Tamam anne...

Yüzüne gülümseyip kapıdan çıktım. Ardından merdivene yöneldim ve merdivenden yukarıya adımladım. Odamın kapısına geldim ve durdum. Ufak bir iç çekişten sonra kapıyı açtım ve içeriye adımladım. Karşımdaki silüeti beklemiyordum tabii, ama gördüğümde dişlerimi sıkmadan edemedim.

-Chuuya, nasılsın? Daha iyi misin? Okula gelmedin ve bende merak ettim...

Dazai pencereden atlayıp yatağıma oturdu ardından, ayağa kalkıp karşımda dikildi. Boş gözlerle ona bakıp yanından geçtim. Ardından dolabımı açıp içerisinden büyük krem rengi ceketi üzerime geçirdim. Dolabı kapatıp arkamı döndüğümde, Dazai kollarını göğüsünde bağlamış ve masama yaslanmış şekilde bana bakıyordu.

Sweet Blood ~Soukoku♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin