On Altıncı Bölüm; Ben ve Dazai Sevgiliyiz

849 75 273
                                    

Keyifli okumalar...🖤

Dazai ile beraber geçirdiğimiz yoğun dramalı vakitten sonra, hazırlanmak için odamıza çıktım. Mutfakta geçirdiğimiz iki saatten sonra biraz daha iyi hissettiğimi düşündüm. Ağrım öncekisine nâzâran sanki acısı dinmiş gibiydi ve daha iyi hissediyordum. Tabii hala sancısı vardı, ama bu o kadar da ciddiye alınacak bir durum değildi.

Odamıza çıkıp geldiğim kıyafetlerimi giyindim. Ardından banyoya yönelip dolabın içerisinden kolyeyi alıp boynuma geçirdim. Birkaç saniye kolyem ile bakıştıktan sonra, gülümseyerek banyodan çıktım. Dazai kapı pervazına yaslanmış beni izliyordu.

-Bebeğim, eşyalarını alıp geri gelicek misin?

-Ah, bilmiyorum... Büyük ihtimal sabah beni alman gerekicek.

-Oh, pekala...

Yatağın üzerindeki ceketimi de kolumdan geçirip üzerime giyindiğimde, Dazai önüme gelmiş ve ceketimin fermuarını çekiyordu. Ceketi tamamıyla kapattıktan sonra yakamı düzeltmiş, ardından bana sarılmıştı. Saçımı öperken bende elimi beline sarmıştım.

-Çıkalım mı?

-Hıhım... Olur çıkalım.

Hafif bir baş sallama ile benden ayrılıp elimi tuttu. Ardından gülümseyip bana yaklaştı ve hafif eğilme ile dudaklarımızı birleştirmişti.

Birleştirme ile karnım karıncalanmaya başlarken, elimi tutan elleri hafifçe sıkıp, karşılık verdim. Kısa sürede dillerimiz de işe karışınca elimi bırakmış, belimden tutup kendisine asılmış ve bedenlerimizi birleştirmişti. Hafif bir inilti bıraktığım da, benden ayrılmış alınlarımızı birleştirmişti. Dudaklarımız birbirine değecek kadar yakınlıktayken konuştu.

-Dediklerimi ve hatrına gelen ânılarını kafaya takma bebeğim. Ben hep senin yanında olacağım, bunu unutma. Tamam mı?

Dediklerini ne kadar denesem de, mümkün olmıyacağını bildiğim halde zorlukla başımı onaylarcasına sallayıp, sevgilimin göğüsüne sarıldım. Gözlerimi kapatıp belindeki ellerimi sıktığım zaman, oda bana sarılmış ve endişe etmemem gerektiğini kulağıma fısıldıyordu.

Geçen beş dakikadan sonra ayrılıp, yüzüne gülümsedim ve elini tuttum. Ardından odanın kapısına asılıp, odadan çıkarttım.

Arkamdan oda gülerek gelirken merdivenleri aşıp salona geldik. Koltuktaki telefonumu alıp cebime attım ve Dazai'e döndüm. Ne yapıcağını beklerken o telefondan birisine yazmış, ardından bana dönmüştü.

-Hadi gidelim.

Gülüp elimi tuttu ve çıkış kapısına ilerledik. Kapıyı açıp ayakkabılarımızı giyerken, bahçe kapısının girişine duran siyah lüks araca baktım. Dazai'i beklerken, o ellerimi tutup arabaya doğru götürmeye başlamıştı.

Bahçe kapısından çıkıp arabanın yanına gelince, Dazai arka koltuğun kapısını açmış ve girmemi beklemişti. Binip oturunca kapımı kapatmış, ardından şoför koltuğunda oturan gözlüklü gencin yanına oturdu. Gözlüklü genç aracı çalıştırırken, Dazai konuştu.

-Ee Ango, işler nasıl?

-İyi gidiyor Dazai-san. Sadece yakalanma ihtimalim olduğundan, biraz tedbirli olmam gerekiyor o kadar.

-Hmm... Haklısın, ajancılık zor iş. Ama parası iyi değil mi?

-Eh, sizin kadar kazanamıyorum ama, yeterli oluyor...

Aralarındaki konuşmayı dinlerken, Dazai arkasını dönüp bana gülümsedi. Ardından "Ango" Denilen gözlüklü çocuğu gösterip konuştu.

-Chuuya, bebeğim bak bu Ango. Diğer vampir tanıdığım ve bana bağlı minik askerim~

Sweet Blood ~Soukoku♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin