Otuz Üçüncü Bölüm; Lord Mori'nin Yeteneği

381 41 93
                                    

Keyifli Okumalar...🖤
Chuuya'dan

Elimdeki boyut taşına bakarken, gelecek işareti bekliyordum. Elimdeki kırmızı taşı sıkarken, bir yandan da Tanrıya dua ediyordum...

"Sevgilim, umarım iyisindir..."

Gözlerimi yumdum ve beklemeye devam ettim. Büyük şatonun çatısındaydım ve ailemin kaldığı konak ile beraber önümdeki dizili orduya baktım. Burada bulunan konuma bir baskın yapılacaktı. Ben ise insan diyarındaki konuma baskın yapıcaktım.

Üzerimdeki takıma bakındığım da, Lord'un özellikle kaldığım odaya gelip, benimle konuşması hatrıma geldi. Bana olan güveni oldukça fazlaydı...

Yaklaşık 1 saat önce...

Chuuya, Dazai'nin odasın da, takımını üzerine giyiniyordu. Beyaz gömlek ile beraber askılığı vardı ve göğüsünü sarıyordu. Gri renkte süveter ile beraber, siyah üstüne tam olan bir paltosu vardı. Boynuna sardığı kemer ise, ona ayrı bir hava katıyordu. Chuuya, üzerine bakınırken altındaki pantalonu çekip kemerini bağlamış ve dizine kadar gelen siyah çizmeyi giyinmişti. Kötü göründüğünü düşünmüyordu. Aksine takım rahattı ve hoş görünüyordu.

Gülümseyip şapkasını eline almış ve başına geçirmişti. Siyah eldivenlerini eline geçirdiğin de, aynada kendisine baktı. O sıra kapı çaldı. Kısaca "girin!" dedikten sonra kapı açılmış ve içeriye siyah takımı ile beraber, Lord Mori giriş yapmıştı. Chuuya gördüğü silüet ile hemen diz çökmüş ve başını eğmişti. Mori ile gülmüş ve kapının yanındaki koltuğa oturmuştu.

-Rahat ol Chuuya-kun. Müstakbel gelinimin önümde eğilmesini istemem.

-G-gelin mi?

-Güzelsin? Ayrıca oğlumun üstte olduğuna bahse girerim.

Mori, Chuuya'ya göz kırptığın da, Chuuya kızarmış ve yavaşça ayaklanıp üzerini düzeltmişti. Ardından derin bir iç çekişle Mori'nin karşısındaki koltuğa oturmuştu. Ellerini dizinde birleştirmiş ve bakışlarını Mori'ye dikmişti. Mori kızılın mavilerine bakıp konuştu.

-Chuuya-kun, biliyorsun önümüzde iki konum var. Bunlardan birisi ise, insan diyarında. Ama o tarafta gücümüzü kullanamıyoruz. Bu yüzden gitmemiz, intihardan başka birşey olmaz.

-Biliyorum, Lord'um.

Chuuya onayladığın da, Mori gülümsemiş ve öne eğilip dirseğini dizine koyup yüzünü avuç içine almış, ardından Chuuya'ya yakınlaşmıştı. Chuuya gözlerini kıstığı vakit, Mori konuştu.

-Oğlum ölmedi. Yaşam enerjisini hala hissediyorum. Bu yüzden endişelenme. Ama benim için yapmanı istediğim birşey var, Chuuya-kun.

Chuuya, sevinirken gözleri parıldamış ve kendisine gülümseyerek bakan, siyah saçlı Lord'a konuşmuştu.

-Ne yapmalıyım efendim?

Mori, Chuuya'ya daha çok yakınlaşmış ve konuşmuştu.

-Hazırladığım ordu belirli bölgeye giderken, sen insan bölgesindeki konuma gidiceksin. Fyodor-kun'un diyişi ile, Chuuya'nın tek zaafı Dazai ve kendisiymiş. Yani... Diğer bir deyiş ile, büyük bir orduyla bile hiç zorlanmadan savaşabilirmişsin. Bu yüzden bende sana güveniyorum, Chuuya-kun.

Sweet Blood ~Soukoku♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin