On Beşinci Bölüm; Hatıralar...

1K 79 170
                                    

Keyifli okumalar...🖤

-Hey, Dazai! Pastam nerde kaldı?

-Getiriyorum!

Aptal Dazai ile yaptığımız banyo turundan sonra, koltuğuna yerleşmiş ve emirler yağdırıyordum. Neden mi?

Çünkü o bir hizmetçi! Hemde bana giydirdiği kıyafetleri ona giydirerek iş yaptırıyorum ki, benim ne yaşadığımı anlasın!

Tabii, ona dar geldi ve yırttığı gömlekle askılık karnını açıkta bıraktı... Ama umrumda değil, her şekilde bugün ve geri kalan günler benim hizmetçim olmaya devam edicek.

Önüme gelip pasta tabağını kucağıma koydu ve dikildi. Elini beline atıp bana bakarken, alaycı bakışlarımı üzerine diktim. Benim baldırıma gelen çorap onun dizine kadar gelirken, üzerindeki etek ise resmen kalçasını meydana sunuyordu. Yırttığı gömleği ise uçlarından tutup karnında bağlamıştı. Böylelikle de karın kaslarını meydana sunmuştu.

-Aferin, şimdi söyle hizmetçi! Yemek hazır mı?

Birkaç saniye baygın bakışlar attıktan sonra, iç çekti ve bakışlarını kaçırdı.

-Evet, sayılır.

-Güzel, ha! Bana iki yastık daha getir. Güzel kıçımın sancısı gene başladı... Hadi koş!

Her ne kadar şuan surat assa da, halinden memnundu. Neden mi? Çünkü ne ayağa kalkıp yürüyebiliyorum, ne de başka bir aktivite de bulunabiliyorum... Kısaca kıçım kırılmış ve acınası bir şekilde iyileşmesini bekliyordum.

Getirdiği yastıkları birini sağ birini sola koyup yerleştiğimde, bana bakan bir çift kırmızı göze baktım. Ardından önümdeki pastadan bir çatal alıp ağızıma götürdüm. Yaptığım hareketlere açlıkla bakarken, sırıttım.

-Hadi, bana yemeğimi hazırla. Sonra sandalyeme üç kat yastık koy, ardından beni kaldırmaya gel.

Dediklerimi tek kaşını kaldırarak dinledikten sonra, iç çekip salondan çıktı ve mutfağa ilerledi. Sırıtmamı genişletip önümdeki televizyona odaklandım. Birkaç kanalı gezip sıkılınca televizyonu kapatıp, telefonu elime aldım. Rehbere eklediğim birkaç kişiye yeni telefonumun olduğunu haber ettikten sonra, gelen bildirimlere baktım.

Ablam Yosano telefonu nereden bulduğumu sorgulamadan, galerin de bir tane bulunsun diyerek, neşter fotoğrafı atmıştı. Bu mesaja her ne kadar gülsem de, Rampo abimin nerden buldun? Kim aldı? Nasıl aldın? Mesajlarına ufak bir "Arkadaşım aldı" mesajı yazmıştım. İnanmayan mesajlar almaya başlayınca kapatıp, başka bildirime odaklandım. Annem ise sadece ne zaman eve geliceğimi sorguluyordu. İç çekip gün içerisin de geliceğimi söylemiştim. Ve evet, gitmeliydim ki eşyalarımı toplayıp, Dazai aptalı ile tatile gidebileyim...

Babam ise... Ondan cevap alamadım. Sadece boşluk vardı, ama umursamdım. O hep böyle biriydi ve bu haliyle, açıkçası biraz sinir bozucuydu...

Aku ile Atsu'nun attığı sesli mesaja açtım.

-Hey aptal Chuu. Nerdesin sen? Hem yeni telefon da ne? Ebem dahi biliyor, senin ailen durduk yere telefon almaz. Yoksa bir işte çalışıyorsun da, haberimiz mi yok? (Akutagawa)

-Hey Aku! Chuuya'ya aptal deme ve evet Chuuya yeni telefon da nerden çıktı? Yoksa sevgilin mi var? Dazai-san'la çıkıyor musun yoksa!? (Atsushi)

-Yok ebenin nikahı... Öylemi? Bize söyle Chuuya! Yoksa seni arkadaşlıktan reddederiz! Anladın mı!? (Akutagawa)

-Ne!? Hayır tabikide arkadaşlıktan reddetmek yok, sadece uzattığın güzelim kızıl saçını keseriz o kadar. *Kıkırdama sesleri* Neyse, haberlerini bekliyoruz minik kızıl! Saçlarını seviyorsan bize söylemelisin!! (Atsushi)

Sweet Blood ~Soukoku♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin